26 Eylül 2009 Cumartesi

Namaz koridoru

Namaz Koridoru: Aşk Koridoru

Koridor.. Geçiş.. Çölden suya kaçış. Zakkumken gül olmak. Kulluğun o en güzel hâli olan namazla sevgiye ve Sevgili'ye koşmak. Kavuşmak diyemem çünkü kavuşma'yı yaşayamadım. Ayaklarımın feri, dizlerimin bağı yetmedi daha oralara. Ama koşmak, yönelmek. Belki de sadece iyi niyet benimkisi.

Âşık olana aşk bahçesinden çiçekler derer namaz. Mâşuktan haberler getirir, dinleyene. Hani Mecnûn'un yanında çiçekten böcekten bahsedilince, "Size ne oluyor ki, Leylâ varken başka çiçeklerden anlatıyorsunuz" demiş ya.. Aynen misâle uymakta "namaz ufku"muz.


Namaz Koridoru: Çile Koridoru

Aşk'ın çilesizini ya da çilesiz bir aşığı gören olmuş mudur hiç ?! Hani zâta sormuşlar: "Efendim, insanlar arasında eşek tipli olan da var mıdır?" O da ne dese buyurursunuz: "Olmaz mı. Çilesizin eşekten ne farkı var ki!"

Secde ânını çile'nin fotofinişi olarak hissetmeli belki. Çile'de yoğrulmak çileyle yoğrulmak ve yorulmak bu niyetle. Belki o zaman yağar rahmet ve bereket bulutları üzerimize.

Namaz Koridoru: Sabır Koridoru

Dervişin ancak sabredeni muradına ermiş. Sabır, kardelen coşkusu yaşamakla eşdeğer. Aynalara bakıp güzelleşmeyi ummak gibi, biraz delice! Yalnız, veren O olduktan sonra, ölsek ne gâm. "Dönen alçak olsun" deyip söz vermişsek, sabır mihenk taşımızdır artık. Bütün heveslerimizi kırsa da ahvâlimiz, çamurun bile şekil aldığını, alıp da ahsen-i takvim sırrına mazhar olduğunu hatırlamak ümitlerimizin yağız atı oluyor.

İşte namaz, çile ve aşk koridorunda sabır taşı gibi elimizden tutan, tutup da arş-ı âlaya yükselten bir helezon oluveriyor yakalayabilene!

Sıtkı Sarper Sağlam

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger