1 Ekim 2007 Pazartesi

yedi açıdan namaz 5 günah açısından

5- Günah açısından namaz
TOMOR HOCA

Ruhla sonsuzlaştırılan ve akılla bilinçlendirilen insan, ölünce bir saman çöpü gibi çürüyüp yok olmayacak ve mahşere kadar, dünyadaki inancı ve yaşantısı ile orantılı olarak, ya Cennet bahçesine dönüşen kabrinde rahat ve mutlu olacak veya Cehennem çukuruna dönüşen kabrinde azap olacaktır.

Hazreti İsrâfil, sûr'a üfürüp, "Ey çürüyen kemikler, kalkın!" diye bağırınca, kendini mahşerde bulacaktır.

Kıyâmet denilen o korkunç anda, maddesel ve fiziksel açıdan başka şekle dönüşen ve çok büyüyen dünya, yeni düzende Güneş'in çok yakınında olacak. Bu nedenle Dünya'yı, cehennemî bir sıcaklık kasıp kavuracak.

Yüce Allah buyuruyor;"O gün (kıyamet olayında) Dünya, başka bir dünyaya ve gökler de (başka düzene) dönüştürülecek" İbrahim-48

İşte, öyle bir ortamda Dünya'nın en az günah işlenen, en az kan dökülen ve o günkü düzende Dünya'nın Güneş'e en yakın olduğu yerinde mahşer yeri kurulacak ve sorgulama başlayacak.

(Hiç bir kaynağa dayanmayan âcizâne kanaatime göre, mahşer yeri güney kutbunda olabilir.)

İlâhi adâletin kesinlikle gerçekleşeceği, mazlumların, zalimlerden hakkını alacağı, her çeşit baskıcı sistemlerin ve zorbaların şiddetle cezalandırılacağı mahşer yerindeki Mahkeme-i Kübrâ'da, önce amel defterleri dağılacak ve İlâhî Mîzan (tartı) kurulacak.

Yüce Allah buyuruyor;"O gün, vezin (tartı) haktır (gerçekleşecektir). Kimin mîzanları (sevapları) ağır gelirse, kurtuluşa erenler onlardır."Araf-8

Mahşer yerindeki sevap ve günahları belirleyen ilâhi mîzanda, sevapları ağır (çok) gelenler, hiç korku, hüzün duymadan; peygamberler, sıddıklar, şehidler, evliyalar ve salih mü'minlerle birlikte, mânevî feyizler, ruhsal zevkler ve sonsuz coşku ile Cennet'e gireceklerdir.

Sevapları hafif kalıp, günahları ağır basanlar da; şeytanlar'la, nemrutlar'la, firavunlar'la, Ebu Cehiller'le ve günümüzdeki onların uzantılarıyla birlikte, ateşten zincirlere bağlanıp Cehennem'e atılacaklardır.

Sevgili kardeşlerim!

Ellerimiz enselerimize bağlanıp, ayaklarımıza ateşten zincirler vurulup ve korkunç zebânîler tarafından yerlerde sürüklenip Cehennem'e atılmak istemiyorsak, Allah rızası için can simidimiz olan beş vakit namaza sarılalım.

Neden mi?

Zerre zerre (en küçük) günahların ve zerre zerre sevapların mîzâna konduğu günde, kabul olunan bir vakit namazın sevabı mîzandaki günah-sevap dengesini alt üst edeceği gibi, kılınmayan bir vakit namazın günahı da günah-sevap dengesini alt üst edecektir.

Taberânî'nin rivayet ettiği bir hadiste, Peygamberimiz;"Kıyâmet (mahşer) günü, kulun sorgulaması namazdan başlayacaktır. Eğer, beş vakit namazı tamam ise, felâha (Cennet'e) kavuşacak, namazı noksan ise hâb-ü hüsranda (Cehennem'de)kalacaktır."

Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste Peygamberimiz;"Kişi ile küfür (kâfirlik)arasındaki fark, namazı terk etmektir" buyurmuştur.

İslâmın temel ilkelerinin ikincisi olan beş vakit namaz, îmâna en yakın bir ibâdet olduğu gibi;

Beş vakit namazı terk etmek de, küfre (kâfirliğe)en yakın bir günahtır.

Beş vakit namazı kılmak ve kılmamak, birbirinin tam zıddı iki karşıt uçlardır.

Tekbirle başlayıp, selâmla noktalanan namazın son uzantısı, Cennet ve Cemâlüllah'tır.

Gafletle başlayıp, inatla noktalanan namazsızlığın son uzantısı, Cehennem ve azaptır.

Yüce Allah buyuruyor; "Mü'minler, kesinlikle felâha (Cennet'e ve Cemâlüllah'a) kavuştular. Onlar, namazlarında huşû edicilerdir (Namazlarını inanç, bilinç, ihlâs ve huşû ile kılıcılardır.). " Mü'minûn 1-2

Allah'a inanan ve namazlarını dosdoğru, güzelce ve huşû, huzur ile kılanlar, kesinlikle Cennet'e ve Cemâlüllah'a kavuşacaklardır.

Ya namaz kılmayanlar?

Cennet ehli Cennet'e ve Cehennem ehli Cehennem'e girdikten sonra, Cennet'tekiler mücrimlere (günahkârlara) soracaklar; "Sizleri (en kızgın) Sakar Cehennem'ine sokan nedir? Diyecekler ki, bizler namaz kılıcılardan değildik." Müddessir42-43.

En kızgın ve en korkunç Sakar Cehennem'inde yana yana kara kömüre dönen günahkârlara suçları sorulduğu zaman, öncelikle namaz kılmadıklarını söyleyecekler ve namazsızlığın en büyük suç ve günah olduğunu itiraf edecekler.

İşte, namazsızlığın son uzantısı olan Cehennem ve korkunç azaplar.

Yüce Allah buyuruyor;"Onlardan (Peygamberlerden ve peygamberlere tâbî olanlardan)sonra öyle bir nesil geldi ki, namazlarını kılmadılar ve şehvetlerine (hayvansal duygularına)tâbî oldular. Onlar yakın bir gelecekte (Cehennem'deki)gayyaya atılacaklardır." Meryem-59

Dinin direği ve mü'minlerin Mîrâcı olan ve insanları günahlardan koruyucu özelliği bulunan beş vakit namazdan kopanlar, şehvetlerinin ve hayvansal duygularının tutsağı olarak her türlü haramlara yönelirler ve sonuçta Cehennem'deki gayya deryasında fokur fokur kaynarlar.

Namazın yerine, başka hayırlar ve başka sevaplar yapılsa olmaz mı?Beş vakit namaz şart mıdır?

Kendisinden trafik ehliyeti istenen kişinin, bunun yerine sağlık cüzdanı göstermesi, ne derece geçersiz, gülünç ve ahmaklık ise, Yüce Allah'ın "Namaz kıl!" emrine karşı, ben namaz kılmam ama, başka hayırlar yaparım demesi, daha geçersiz, daha gülünç, daha ahmaklık ve apaçık bir sapıklıktır.

İslâmın şartı beştir. Bu beş şartın ikincisi namazdır. Demek ki beş vakit namazın kılınması şarttır ve şartın genel anlamı, olmazsa olmaz demektir.

Sevgili Peygamberimiz;"Namaz dinin direğidir. Namazı kılan, dinin direğini dikmiş ve namazı terk eden, dinin direğini yıkmıştır." buyurmuştur.

Dinin direğini yıkan kişinin, nefsinin isteği doğrultusunda bir hayır yapmakla övünmesi ve ona güvenmesi, akılcı bir iş ve çıkar bir yol değildir.

Namazdan kopanlar ve namazın mânevî feyizlerinden, ruhsal zevklerinden yoksun kalanlar, dengesiz ve düzensiz bir yaşamın kurbanı olurlar. Kendilerini tatmin edebilmek, gönül darlığından ve ruhsal bunalımlardan kurtulmak için, nefislerinin hayvansal duygularına tâbî ve teslim olurlar.

Günlük beş vakit namazı kılmayanlar, her gün beş defa Yüce Allah'a isyan ederek, en büyük günahı işleyenler, diğer günahları işlemede bir sakınca görmezler ve sonuçta, akan kanların ve irinlerin toplandığı gayya'da fokur, fokur kaynayarak cezalarını çekerler.

Ancak, tevbe edip namaza başlayanlar ve düzenli bir şekilde kazâ namazlarını kılanlar, günahlarından kurtulunca, Dünya'da ruhsal huzura ve âhiret'te Cennet'e kavuşurlar.

Namaza başlamak istediği halde, bir türlü başlayamayan, nefsine ve şeytana yenilen kardeşlerime tavsiyem;"Siz, namazı düşünmeyin. Öncelikle namazın anahtarını ele geçirmeye çalışın. Yani, abdest alın."

Abdest, namazın anahtarı ve mü'minlerin silahıdır. Bir elinizde anahtar ve diğer elinizde silah olduğu zaman, şeytan yanınıza yaklaşamadığı gibi, nefsinizin tenbelliği, miskinliği gider ve rahatça namazı kılar ve gerçek mü'minlerden olursunuz.

Peki, gerçek mü'minler kimlerdir?

Yüce Allah buyuruyor;"Gerçek mü'minler ancak şunlardır ki, Allah'ın ismi anıldığı zaman (saygı ve sevgiden) kalpleri ürperir.

Onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman îmânları (daha) güçlenir ve onlar, yalnızca Rab'lerine tevekkül ederler. Onlar (beş vakit) namazlarını dosdoğru, güzelce kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızık (mal) dan Allah yolunda infak ederler.

İşte onlar, hakiki ve gerçek mü'minlerdir. Onlar için Rab'leri katında (mânevî)dereceler, günahlarının bağışlanması ve (Cennet'te)sonsuz, tükenmez nimetler vardır." Enfal 2-3-4.

Alınları secde görmeyen, dine, irticâ ve dindarlara mürtecî diyen ve gerçek müslümanları din istismarcılığı ile suçlayıp, kendileri dinsizliği istismar edenler ve bundan bir çıkar sağlayanlara bir sözüm yok.

Ancak, önce nefsime ve sonra benim gibi yattığı yerde Cennet'i isteyen müslümanlara soruyorum;

O yüceler yücesi güzel Allah'ın, celle celâlühû ismi anıldığı zaman, gerçekten duygulanıyor ve kalplerimizde bir titreşim oluşuyor mu?

Yanımızda, O güzel Allah'ın kitabı Kur'an okunduğu zaman, Kur'an kurslarında okuyan yavruları gördüğümüz zaman, göğüslerimiz kabarıyor ve imânımız daha güçleniyor mu?

Geleceğimiz açısından hiç kuşku duymadan, kadere îmân edip, yalnızca Allah'a güvenip, tevekkül edebiliyormuyuz?

Baskı, zulüm ve zorbalıklar karşısında, Allah'ın dininden taviz vermeden namazımızı kılabiliyor ve başımızı örtebiliyor muyuz?

Beş vakit namazı hiç aksatmadan, vaktinde, dosdoğru ve en güzel bir şekilde kılmaya özen gösteriyor muyuz?

İslamın güçlenmesi ve bilinçli müslümanların yetişmesi için, Allah yolunda malımızı infak edebiliyor muyuz?

İnancımız ve yaşamımız, bu âyetlerle uyumlu ve paralel ise, "Elhamdülillâh" diye Allah'a şükürler edelim.

Aksi davranışta olanlar, Allah'ın adı anıldığı ve ezanlar okunduğu zaman, kılları kıpırdamayanlar ve kalpleri taş gibi duyarsız olanlar.

Yanlarında Kur'an okunduğu zaman sıkılanlar ve ezan sesinden rahatsız olanlar.

Kapanan Kur'an kurslarından, İmam-Hatip okullarından ve başları zorla açılan kızlardan dolayı kıvanç duyanlar.

İslâma saldıran boyalı basını okuyup, içine sindirenler.

Lütfen akılcı olsunlar, gerçekçi olsunlar, geçmişi unutmayıp, geleceği düşünsünler.

Yoktuk, yaratıldık, var olduk.

Bebektik, emekledik, yürüdük, koştuk, yetişkin olduk.

Evlendik, eşimiz, çocuklarımız oldu.

Çalıştık, malımız, mülkümüz, servetimiz oldu.

Unuttuk, Dünya' nın geçici olduğunu, zevklere daldık.

Yaşlanınca, eski günleri hastane kapılarında aradık.

Azrâil yapışınca yakamıza, iş işten geçecek.

En yakın dostlar ölünce, bizden ürperecek.

Kara topraktan başka yatacak yerimiz yok.

Allah birdir, başka Rabbimiz yok.

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger