23 Eylül 2007 Pazar

Haydin Namaza!

Haydin Namaza!

Öyle günahlar vardır ki, Allah yolunda bedenen çalışmaksızın affolunmazlar.
Öyle günahlar da vardır ki, gecenin bir vakti sıcak yatağı terkedip Allah yolunda gözyaşı dökmedikçe affolunmazlar.
Öyle günahlar vardır ki, affolunmaları bir yetimin başını okşamaya, bir insana gülümsemeye, hiç tanımadığın birine merhaba, günaydın demeye bağlıdır.


Bazı günahlar, İslâm ülkesinin sınırında nöbet tutmakla silinir ancak. Bazı günahları, tabir caizse “kan temizler”.

Günah, insanın içinin almadığı, başkalarının muttali olmalarından rahatsız olduğu şeydir. Günah insanın sakladığıdır. Günah leke demek değil mi; is, pas demek değil mi? Tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi değil mi? Tevbekâr şeffâf adamdır işte bu yüzden...

Günah isi varsa, tevbe pınarı da var şükür. Şu hava kirliliğinde ise bulaşmamak mümkün mü? “İnsanın evinin önünden akan bir ırmak olsa ve ırmakta günde beş kez yıkansa, vücudunda kir barınır mı?” Beş vakit namazı namaz gibi kılanın da benliğinde günah mikropları yuva tutamaz. Doğru, üstüne toz bulaşır, ayak sürçer diz yere değer, denge bozulur eller çamura bulanır; ama ne gam! Irmağını koynunda taşıyanlar kalplerini dönüp dönüp suya tutmaktan bıkmazlar.

O su ki hayattır; beş vakit namaz da, aralarındaki günahlara keffarettir. Sabah namazı gecenin siyah pelerininin örttüğü günahlara keffaret... Öğle güneş yükselirken kalp aynasına düşen kara lekelerin cilası. İkindi bambaşka. Meleklerin devir teslim vakti. İnsanın dünya telaşına en çok daldığı, dolayısıyla ise pasa en çok battığı vakitlerin nuru ikindi. Akşam bir dokunuşuyla lekeleri söken vakit.

Yatsı muhasebe... Yatsı vaktinde mümin, adeta kalbini aheste aheste yıkayıp durular ve günlük kâr zarar hesabını yapar. Bunu yapmayanda hayır yoktur. Bu hesabı yapmayan ziyandadır. Bu hesabı yapan ve gündüzün kirini barını tevbe iksiriyle söküp atan felaha ermiştir. Günah pasını biriktirip, günü gününe silmeyen; kalbini kararttıkça karartana, içindeki nurun ferini söndürene yazıklar olsun! Zamanla o kalp öyle bir bar bağlar ki, bütün şeffaflığı gider, hacerü’l-esvet gibi kapkara kesilir.

Öyle günahlar vardır ki, kişinin eşine bir gül vermesiyle silinir gider. Bazı günahları, kişinin oğluyla futbol oynaması veya kızıyla bisiklete binmesi, çocuklarına masallar uydurması affettirir.

Bazı günahların lekesi, Allah yolunda binbir meşakkatle sefere çıkmak, bazen hicret etmek, bazen sürgün edilmekle silinir.

Bazı lekeleri çıkarmanın yolu eşinin dırdırını ya da afrasını tafrasını çekmektir; iş arkadaşına, dava arkadaşına, ortağına, komşusuna tahammül etmektir.

Bazı günahların panzehiri, tam da eli sıkışıkken, kendisi ihtiyaç içindeyken îsâr atına binerek varlığını Allah yolunda sarf etmektir. Evet budur. O günahı başka türlü affettirmek de mümkün değildir. Çünkü tevbe günahın cinsindendir.

Bu yüzden ibadet ve hasenat da türlü türlüdür. Ama namaz bütün ibadetlerin bir örneğini bünyesinde barındırması hasebiyle günahların en büyük, en güçlü yıkayıcısı, silicisidir.

Öyleyse haydin namaza!

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger