15 Eylül 2007 Cumartesi

NAMAZDA HUŞU 10

Ey okuyucu;
Şunu iyi bil ki
Kişiyi namazda meşgul eden, ona namazını gaflet içinde kıldıran ancak hatıra gelen ve kişiyi meşgul eden çeşitli düşüncelerdir. Öyle ise, bu düşünceleri namaz kılarken defetmek lâzımdır. Bu düşüncelerin defi de, namaz kılınan yerin sakin olması, kendisini meşgul ederek seslerden hali alması, seccadelerin süslü ve nakışlı olmaması ile olur. Namaz kılarken baktığı zaman, kendisini meşgul edecek zinetli elbiselerin giyilmesi de bu düşünceleri defetmeye vesile olur.
Nitekim rivâyet edilmiştir ki:
Resulullah (s.a.v.) Ebu Cehm (r.a.) in kendilerine vermiş olduğu nakışlı elbiseyi giyip onunla namaz kıldığı vakit, namazdan sonra elbiseyi çıkarıp, şöyle buyurur:
-“Bunu götürün Ebû Cehm’e verin. Çünkü bu elbise beni az önce namazda meşgul etti.”
Rivâyet olunur ki,
Ebû Talha (r.a.), bahçesinde namaz kılıyordu. Bahçede bulunan ağacın üzerinde bir kuş vardı. Kuş uçup ağaçtan çıkış yerini arıyordu. Ebû Talha’nın gözü epey bir zaman kuşa takıldı ve kaç rek’at namaz kıldığını anlıyamadı. Kendisinin uğradığı bu fitneyi Resulullah’a (s.a.v.) anlatıp şöyle dedi:
-“Ya Resulullah, o bahçeyi sadaka olarak verdim. Dilediğin gibi dağıt.”
Gene rivâyet edilir ki;
Biri bahçesinde namaz kılıyordu. Bahçedeki hurma ağacı meyve ile dolu idi. Adam ağaca baktı, hoşuna gitti, kaç rek’at namaz kıldığını bilemedi. Bunun üzerine Hz. Osman (r.a.)a gelip durumu anlattı.
Ve:
-“Bahçeyi sadaka olarak veriyorum. Onu, Allah (c.c.) yolunda sarfet.” dedi.
Hz. Osman (r.a.) bahçeyi elli bin liraya sattı.
Namazda dört şey işlemek çirkindir:
1- Etrafı gözlemek.
2- Yüzüne el sürmek. (meshetmek)
3- Secde yerindeki, küçük taşları itmek.
4- Önünde biri geçecek yerde namaz kılmak.
Tevrat’ta şöyle yazılıdır:
Allah (c.c.) buyuruyor:
-“Ey Âdem oğlu, Benim huzurumda ağlıyarak namaz kılmak için durmaktan âciz olma. Çünkü ben öyle bir Allah’ım ki, sana senin kalbinden yakınım.
Rivâyet edili ki, Hz. Ömer (r.a.)
Minberden Müslümanlara şöyle der:
-“Kişi, İslâm yolunda sakallarını ağartsa da Allah (c.c.) için namazını tamamlaış olmaz.”
Soruldu:
-“Bu nasıl olur?”
Hz Ömer (r.a.) dedi:
-“Kişi namazında, Allah’a (c.c.) yönelmiş olduğu halde, hûşu ve kalb huzuru ile namazını kılmaz.”
Ebul-Âli (r.a.)ye
-“Onlar namazlarında gafillerdir.” Âyeti celilesi nin soruldu:
Şöyle cevab verdi:
-“O öyle kimsedir ki, namazını gaflet içinde kılar. Namazı bitirdiğinde, iki rek’atımı yoksa bir rek’atı mı kıldığını bilmez.
Hasan (r.a.) ise şöyle der:
-“O namaz vaktini geçirendir.”
Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur:
-“Allah (c.c.) buyuruyor ki:
“Kulum benim azâbımdan ancak kendisine farz kıldığımı edâ etmesiyle kurtulur.”

Mükaşefetil Kulub (İmam-i ĞAZALİ)

Allah(c.c.) bizleri ve sizleri Namaz kılarken Namaz’ın erkanlara hasasiyet le riayet eden kullarından eylesin…AMİN….


Bazı âlimlerde der ki:
-“Kim ki, namaz kılarken, hakikat üzere toplanmazsa, onun namazı fâsid olur.”
Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki:
-“Cennette efyeh (geniş) denilen bir nehir vardır. İçinde öyle hûriler vardır ki, Allah (c.c.) onları za’ferandan yaratmıştır. Onlar inci ve yakutla oynarlar. Sesleri Davud (a.s.)’ın sesinden daha güzeldir."
Onlar şöyle derler:
-“ Biz, namazı huşu ve huzur ile kılan içiniz."
Allah (c.c.) da şöyle buyurur:
-"Namazı huşu ile kılanı kendi cennetimde iskân ederim, onu beni ziyaret edenlerden kılarım.”
Allah-ü Teâlâ (c.c.) Mûsa (a.s.)’a şöyle vahye ettiği rivâyet edilir:
-“Ey Mûsa, beni zikrettiğin zaman a’zaların ürpererek zikret. Beni zikrettiğin zaman huşû ve kalbin mutmain olarak bulun. Beni zikrettiğin zaman dilini kalbinin ta arkasında kıl Benim huzuruma durduğun zaman, alçak gönüllü kulun duruşu gibi dur. Doğru dil ve korkak kalble bana münacatta bulun.”
Gene rivâyet edilir ki, Allah-ü Teala (c.c.) Mûsa (Aleyhisselâm)a vahy ederek buyurdu:
-“Ey Musa Ümetinin asilerine söyle, beni zikretmesinler. Çünkü kendime yemin ettim ki, beni zikredenleri zikredeyim. Onlar beni zikrettikleri vakit, ben onları la’netle zikrederim.”
Bu gaflet içinde olmayıp, zikreden asi hakkındadır. Ya gafletle isyan bir arada olduğu vakit nasıl olur.
Kiyamet günü, insanlar, namazlarını huşu ve kalb huzuru ile kılıp kılmamalarına göre haşredilirler. Kıldıkları namazda bulunan, ni’metler ve onlardan aldıkları lezzete göre, ortaya çıkarılır.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve selem) namaz kılarken sakalı ile oynamakta olan bir adamı görünce şöyle buyurmuştur:
-“Eğer bu adamın kalbinde huşu olsaydı, azalarında da huşu olurdu.”
Ve devam ederek buyurdu :
-“Kalbinde huşu bulunmayan kimsenin namazı kabul olmaz.”
Ey Okuyucu:
İyi bil ki; Allah-u Teala (c.c.) namazlarını huşu ve kalb huzuru ile kılan kimseleri birçok ayeti celilede medhetmiştir. Ayetlerden bazıları şunlardır:
-“Mü’minler muhakkak felah bulmuştur (Umduklarına nail, korktuklarından emin olmuştur). Ki, onlar namazlarını huşu, içinde kılarlar.” El Mü’minun: ayet:-23/1-2
(Öyle mü’minler ki,) onlar namazlarına devam ederler.” El Mü’minun: ayet- 23/9
Denilir ki;
-“Namaz kılanlar çoktur. Fakat namazlarında huşu’a riayetkar olanlar azdır.”
-“Hac yapanlar çoktur. Fakat Haccı koruyanlar azdır.”
-“Kuş çoktur, fakat Bülbül azdır.”
-“Alim çoktur, fakat ilmi ile amel eden azdır.”
Namaz, huşu yeri ve tevadu kaynağıdır. Bunlar namazın kabul olmasının alametidir. Zira namazın caiz olmasının şartı ve kabul olmasının şartı vardır.
Namazın caiz olmasının şartı: Namazın farzlarını EDA etmektir. Kabul olmasının şartı ise HUŞU VE TAKVADIR.
Ey okuyucu;
Şunu iyi bil ki,
Devam edecek…

Mükaşefetil kulub (İmam-i ĞAZALİ)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Kiyamette ilk olarak sorguya tabi tutulacak olan namaz’ın erkanlarına riayet eden, Huşu ve takva üzere kılan kullarından eylesin…AMİN…

Fuad YUSUFOĞLU

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger