23 Eylül 2007 Pazar

Namazın tıbbî sırları yeterince bilinmiyor

Namazın tıbbî sırları yeterince bilinmiyor

Namazın manevi anlamda kazandırdıklarının yanında maddi açıdan da bazı faydaları vardır. Mü’minler için tek gaye “ibadet” olsa da, Allah’ın emrettiği namazın insanlara sağladığı birçok fayda yapılan araştırmalarla gün yüzüne çıkıyor. İşte bazıları:

* İbadet için insanın evinden çıkması, diğer insanlarla konuşup sohbet etmesi, yalnızlık duygusunu taşımaması, dinî konuları düşünmesi, ibadet ve dualardaki hareketler, fiziksel problemlere önemli ölçüde engel olduğu için, vücut bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Stres ve asabiyetin sebep olduğu ve yaşlılıkla birlikte gelen hastalıklara karşı bağışıklık sistemi direnç kazanır.

* ABD’de Pensilvanya Üniversitesi Tıp Merkezi uzmanı Prof. Dr. Newberg tarafından, namaz kılan ve dua eden bir grup Müslüman’ın üzerinde yapılan araştırmaya göre, huşu içinde yapılan dua ve teemmül (meditasyon) esnasında alında, beynin ön bölgesinde karar alma mekanizmasının bulunduğu ‘Frontal Lobe’ adı verilen kısımda kan miktarı belirgin bir şekilde artıyor. Duygusal, etki-tepkiyle ilgili kararlar burada alınıyor. İnsandaki kompleks hissi ve davranış becerileri burada öğreniliyor. Araştırma sonuçlarına göre, düşünce, tefekkür ve Allah’a yönelme anında insan kendini Allah’a daha yakın hissediyor, yüce duygular taşıyarak huzur ve sükûn buluyor. (Newsweek dergisi, 7 Mayıs 2001. Religion And The Brain)

* Uzman Dr. Abdullah Muhammed Nusret, namaz hareketlerinin beynin kan dolaşımına olan olumlu etkisi konusunda yaptığı araştırma ve deneylerde şu sonuçlara ulaştığını kaydediyor: “Secde esnasında, kanın beyne akışı artıyor. Rükû ve secdede başı peş peşe öne öğmek, rükû ve secdeden kalkarken başı kaldırmak, otomatik olarak beynin kan dolaşımını düzenler ve dengede tutar. İleriki yaşlarda bu hareketler, sağlık için daha da önem arz eder.”

* Dr. Nusret, araştırmasının sonunda, Hz. Peygamber’in (sas) ilmî mucizelerine dikkat çekiyor. Beynin kan dolaşımı dengesi için, rükû ve secdede yapılan hareketler yavaş olmalı ve hareketlerde bir miktar beklemek lazım ki fayda sağlansın. Burada, Efendimiz’in (sas) namazda rükû, secde ve kıyamda beklemeyi, namazı yavaş ve sükûnet içinde kılmayı emretmiş olmasının sırları ortaya çıkıyor.

* Belki namaz ve dua, bugüne kadar bilinen en büyük enerji kaynağıdır. Doktor olarak, hiçbir ilacın fayda vermediği, doktorların tedavide aciz kaldığı pek çok hastanın, doktorların ellerini çekip onların yerine namaz ve duanın girmesiyle iyileştiklerini gördüm. (Dr. Alexis Carrel. “İnsan Denen Meçhul” kitabının yazarı ve Nobel ödülü sahibi)

* ABD’nin Iowa Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı uzman doktorun 65 yaş üzeri 550 hasta üzerinde yapmış oldukları araştırma ve deneylerde, ibadet mekanlarına devam eden mü’min insanların, herhangi bir ibadet içinde bulunmayan ateist insanlara göre yüzde 35 daha fazla yaşadıkları görüldü. Araştırmacılar, düzenli ve sürekli olarak ibadethanelere devam eden yaşlı insanlarda, vücut bağışıklık sisteminin güçlendiğini bu nedenle, yaşlıların tansiyon ve damar tıkanıklığına maruz kalma riskinin daha az olduğu tespitinde bulundular.

* Amerikalı araştırmacı Prof. Dr. Daniel Hall, sağlık durumları aynı olduğu halde, dua edenlerin, etmeyenlere oranla üç yıl daha fazla yaşadıklarını belirtti. Araştırma sonuçlarının yayınlandığı “Family Medicine” dergisinde Dr. Daniel Hall, şu tespitlerde bulunuyor: “Namaz ve dua ibadeti esnasında hissedilen sükunet, gevşeme ve rahatlık sebebiyle vücut, stresin yol açtığı yüksek kolesterole karşı bir madde salgılıyor. İbadetle yaşayan insanın psikolojisi düzeldiği için, yüksek kolesterole karşı korunmuş olur, bu da kişinin daha fazla yaşaması anl----- gelir.

* 12 yıl süren gözlem ve tespitler sonucunda, müşahede altında bulunan 65 yaş üzeri ateistlerden yüzde 52’sinin öldüğü, haftada bir veya iki kere mabetlere devam edenlerden ise yüzde 85’inin yaşadığı kaydedildi.

* Yapılan araştırmalar namazın varise karşı insanı koruduğu belirlendi. Mısır İskenderiye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tevfik Avlan, kıyam, rükû, secde ve oturma gibi namaz hareketleri arasında insicam, yardımlaşma ve dayanışmada şaşırtıcı sonuçlara ulaşıldığını söylüyor. Prof. Avlan, bilimsel ölçümlere dayanarak, rükû esnasında, ayağın topuk bölgesinde, kanın damar iç çeperine yaptığı basıncın yarı yarıya düştüğünü tespit ettiğini belirtiyor. Dr. Avlan’a göre, secde durumunda uzun süre ayakta duran kan damarları tam bir istirahat ve dinlenme fırsatı buluyor.

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger