23 Eylül 2007 Pazar

HAKİKAT ÇİÇEKLERİ NAMAZIM

Sırların hazinesi olan BİSMİLLAH ile başlarım. Onun ile o hazineyi keşfederim. Ardından, Mahlukatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı, HZ. MUHAMMED’E (S.A.V) salat ve selam getiririm.

ALLAHIM!.. KÂİNATIN SAHİBİ SENSİN... ONA HAYAT VERENSİN… ONU AYAKTA TUTANSIN

HAK ve GERÇEKSİN... APAÇIKSIN... SENDEN BAŞKA İLAH, MA’BUD OLAMAZ...

SEN BENİM RABBİMSİN.. BENİ ŞEKİLLENDİRİP YARATTIN.

BEN İSE SANA KULUM…

GÜCÜM YETTİĞİ SURETÇE; SANA VERDİĞİM SÖZ ve SENDEN ALDIĞIM VAAD ÜZERE KALACAĞIM

Arkadaşlar bu dersi iki ders halinde işleyeceğiz konumuz namaz 9. söz 
NAMAZIN MAHİYETİ bugünkü konumuz 9. sözün birinci ikinci ve üçüncü nükteleri işleyeceğiz beraber...

Yarında dördüncü ve beşinci nüktede açıklanmış olan Namaz'ın Beş Vakitte Kılınmasının Hikmeti Ve Gayesi Nelerdir? Neden Gün Namaz Vakti Olarak Üç Veya Dört Değilde, Beş Ayrı Vakite Bölünmüştür? Soruların cevaplarına bakacağız inşallah

RAHMÂN VE RAHÎM OLAN ALLAH’IN ADIYLA.
AKŞAMA ERDİĞİNİZDE VE SABAHA KAVUŞTUĞUNUZDA ALLAH’I TESBİH EDİN. ¨ GÖKLERDE VE YERDE OLANLARIN HAMD VE SENÂSI ONA MAHSUSTUR. GÜNDÜZÜN SONUNA DOĞRU VE ÖĞLE VAKTİNE GİRİNCE DE ALLAH’I TESBİH EDİP NAMAZ KILIN. (RUM SÛRESİ: 17-18.)

Ey birader! Benden, namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsisini soruyorsun.
Pek çok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz.

Evet herbir namazın vakti, mühim bir inkılab başı olduğu gibi, Azîm(çok büyük ) bir tasarruf-u ilahînin(Allahın faaliyetleri ve icatlarının ) âyinesi ve o tasarruf içinde ihsanat-ı külliye-i ilahiyenin(Allahın her şeyi kuşatan bağış ve iyiliklerinin ) birer ma'kesi (yansıma yeri )olduğundan, Kadîr-i Zülcelal'e o vakitlerde daha ziyade tesbih ve ta'zim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnüne karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir....

Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek (anlamak )için, Beş nükteyi nefsimle beraber dinlemek lâzım.

BİRİNCİ NÜKTE :

NAMAZIN MÂNÂSI, CENÂB-I HAKKI (Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi olan ALLAHI ) TESBİH (ALLAHI her türlü noksan ve kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma ) TÂZİM (Allahın sonsuz azamet ve büyüklüğünü dile getirme )VE ŞÜKÜRDÜR.
Neymiş namazın özü TESBİH TAZİM VE ŞÜKÜR değil mi?

YANİ, CELALİNE (Yüceliğine ve ihtişamına ) KARŞI KAVLEN (sözle )VE FİİLEN SÜBHÂNALLAH DEYİP (Allah her türlü eksilikten sonsuz derece yücedir .anlamında tesbih ) TAKDİS ETMEK; (Allahın her türlü eksiklikten ve çirkinlikten yüce olduğunu ilan etme )

HEM, KEMÂLİNE (Kusursuz ve mükemmeliğine ) KARŞI LÂFZEN (sözlü olarak ) VE AMELEN (davranışla ) ALLAHU EKBER (ALLAH en büyüktür ) DEYİP TÂZİM (Allahın sonsuz azamet ve büyüklüğünü dile getirmek) ETMEK;

HEM, CEMÂLİNE(sonsuz güzelliğine ) KARŞI KALBEN VE LİSANEN (dille ) VE BEDENEN ELHAMDÜLİLLÂH (her türlü teşekkür ve övgü Allaha aittir ) DEYİP ŞÜKRETMEKTİR.

DEMEK, TESBİH (ALLAHI her türlü noksan ve kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma ) VE TEKBİR (Allahın büyüklüğünü dile getirme ) VE HÂMD(şükür ve övgü ) NAMAZIN ÇEKİRDEKLERİ HÜKMÜNDEDİRLER.

ONDANDIR Kİ, NAMAZIN HAREKÂT(hareketlerinde ) VE EZKÂRINDA (zikirlerinde ) BU ÜÇ ŞEY HER TARAFINDA BULUNUYORLAR.

Hem ondandır ki, namazdan sonra, namazın mânâsını tekid (kuvvetlendirme ) ve takviye (destekleme ) için, şu kelimât-ı mübâreke, (mübarek kelimeler ) otuz üç defa tekrar edilir; namazın mânâsı şu mücmel hülâsalarla (özetlenmiş esaslarla ) tekid edilir.(kuvvetlendirilir )

İKİNCİ NÜKTE :

İBADETİN MÂNÂSI ŞUDUR Kİ:

DERGÂH-I İLÂHÎDE (CENABI HAKKIN RAHMET KAPISINDA ) ABD(KUL ) KENDİ KUSURUNU VE ACZ( GÜÇZÜLÜK) VE FAKRINI (FAKİRLİĞİNİ ) GÖRÜP KEMÂL-İ RUBÛBİYETİN (ALLAHIN HER BİR VARLIĞA YARATILIŞ GAYELERİNE ULAŞMALARI İÇİN MUHTAÇ OLDUĞU ŞEYLERİ VERMESİNİN ,ONLARI TERBİYE EDİP EGEMENLİĞİ ALTINDA BULUNDURMASININ MÜKEMMELLİĞİ) VE KUDRET-İ SAMEDÂNİYENİN (HERŞEY KENDİSİNE MUHTAÇ OLDUĞU HALDE KENDİSİ HİÇBİRŞEYE MUHTAÇ OLMAYAN ALLAHIN KUDRETİ ) VE RAHMET-İ İLÂHİYENİN (ALLAHIN ŞEFKAT VE MERHAMETİ ) ÖNÜNDE HAYRET VE MUHABBETLE SECDE ETMEKTİR.

Ruhumuzun nefes aldığı , kalbimizin manen güçlendiği ve duygularımızın moral kazandığı bir ibadettir namaz.. Ruhumuzun temel gıdası olduğundan , manevi hayatımızın sağlığı için namaza muhtacız..

Yani, rububiyetin (Rablık Allahın her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin ,onları terbiye edip egemenliği altında bulundurması ) saltanatı, nasıl ki ubûdiyeti (Allaha kulluğu ) ve itaati ister.

Rububiyetin kudsiyeti, (kusur ve noksandan uzak oluşu ) paklığı dahi ister ki, abd, kendi kusurunu görüp, İstiğfar ile (bağışlanma dileyerek ) ve Rabbini bütün nekâisten (noksanlıklardan ) pak ve müberrâ (arınmış ) ve ehl-i dalâletin (hak yoldan sapmışların ) efkâr-ı bâtılasından (asılsız boş düşüncelerinden ) münezzeh(kusur ve eksiklikten arınmış ) ve muâllâ(yüce ) ve kâinatın bütün kusurâtından mukaddes ve muarrâ (temiz pak ) olduğunu, tesbih ile, Sübhanallah ile ilân etsin.

Hem de rububiyetin kemâl-i kudreti (kudretini mükemmeliği) dahi ister ki, abd, kendi zaafını ve mahlûkatın(yaratılmışların ) aczini görmekle, Kudret-i Samedâniyenin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde Allahu ekber deyip, huzû(Allahın büyüklüğünü düşünerek boyun eğme ) ile rükûa gidip, Ona iltica (sığınma ) ve tevekkül (Allaha dayanma ve güvenme )etsin.

Hem rububiyetin nihayetsiz hazine-i rahmeti (Allahlın rahmet hazinesi ) de ister ki, abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlûkatın fakr ve ihtiyâcâtını sual(isteme ) ve dua(yalvarma ) lisanıyla izhar(gösterme ) ve Rabbinin ihsân(iyilik bağış ) ve in’âmâtını(nimetlerini ) şükür ve senâ (övgü ) ile ve Elhamdülillâh ile ilân etsin.

DEMEK, NAMAZIN EF’ÂL (fiil ve hareketleri ) VE AKVÂLİ (sözleri ) BU MÂNÂLARI TAZAMMUN(içine alma ) EDİYOR VE BUNLAR İÇİN TARAF-I İLÂHÎDEN VAZ EDİLMİŞLER.(ALLAH tarafından yerleştirilmiştir .)

ÜÇÜNCÜ NÜKTE

NASIL Kİ İNSAN ŞU ÂLEM-İ KEBİRİN (büyük alemin evrenin )BİR MİSAL-İ MUSAĞĞARIDIR (küçültülmüş numunesidir )
VE FÂTİHA-İ ŞERİFE(fatiha süresi ) ŞU KUR’ÂN-I AZÎMÜŞŞÂNIN (şanı yüce Kuranın ) BİR TİMSAL-İ MÜNEVVERİDİR. (nurlu örneğidir )

NAMAZ DAHİ, BÜTÜN İBÂDÂTIN ENVÂINI ŞÂMİL (bütün ibadetin çeşitlerini kapsayan ) BİR FİHRİSTE-İ NURANİYEDİR (nurlu bir içeriktir ) VE BÜTÜN ESNÂF-I MAHLÛKATIN (bütün yaratılmışların ) ELVÂN-I İBADETLERİNE
(renk renk çeşit çeşit ibadetlerine ) İŞARET EDEN BİR HARİTA-İ KUDSİYEDİR.(kutsal bir haritadır .)

Namaz, diğer ibadetlerden daha kıymetlidir.
Çünkü namazda diğer bütün ibadetlerin özü ,özeti bulunmaktadır..
Namazda imanımızı ifade eden süre ve dualar okunur.Allah’ ı en güzel şekilde anan, şükreden dua eden ifadeleri namazda söyleriz...
Peygamberimizi en güzel anmak ve bütün müminlere dua etmek de namazın içindedir..

Namazda yenilip içilmez. Dolayısıyla namaz sırasında oruçta tutmuş oluruz.
Namaz vücudumuzun ve hayatımızın zekatıdır.
Sağlığı ve yaşadığımız ömrü bize nasip eden Allah’ a en güzel şükürdür..
Namazda Kabe’ ye yöneliriz.Böylelikle Hac ibadetinin mukaddes yerine dönmüş oluruz….

Böylece namaz , bütün ibadetlerin birer küçük örneğini içinde bulunduran en geniş , en derin ve en kapsamlı bir ibadet olur..

NAMAZ, DİĞER CANLILARIN BÜTÜN İBADET ŞEKİLLERİNİ İÇİNDE TOPLAYAN BİR DERİNLİĞE DE SAHİPTİR.

Mesela ağaçların , bitkilerin ve iki ayaklı hayvanların Allah’ı anışları, yani kendi özel ibadetleri ayaktadır.

Dört ayaklılar eğilmiş vaziyette ; sürüngenler ve bazı bitkiler de yere kapanmış vaziyette Yaratıcı’larını anmaktadırlar.
Çünkü Kur’an ‘ın ifadesine göre:

“YERDE VE GÖKTE ALLAH’I ANMAYAN HİÇBİR ŞEY YOKTUR.”
İşte insan bütün varlıkların kendi özel halleriyle yaptıkları ibadetlerin hepsini namazda toplamaktadır.

Çünkü namazda kıyam vardır.(ayakta durmak).
Ruku vardır(eğilmek)
Secde vardır(başı yere koymak).
Melekler bile sadece bir şekil üzere Allah’ a kulluk ederler.
Demek ki insan bütün varlıkların ibadetlerini namaz içinde toplamaktadır.
Böylece de her varlığın ibadet açısından Allah’ a karşı temsilcisi olmaktadır.
Namaz kılmayan kişi bu şerefli ve yüce temsil görevini yapmıyor demektir.

EN SON OLARAK EFENDİMİZİN BİR HADİSİ İLE DERSİMİZİN BUGÜNKÜ BÖLÜMÜNÜ BİTİRECEĞİZ İNŞALLAH
Resulullah (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) şöyle buyuruyor:

“Mümin namaza başladığında, Allah Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet gölgesinde yer alır; onun etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce Allah bir meleği onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer kimin sana baktığını ve kiminle naz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu yerinden ayrılmazdın ve başka bir şeye ilgi göstermezdin.”

"Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin." (Bakara Sûresi, 2:32.)..

"Duâları ise şu sözlerle sona erer: 'Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." (Yûnus Sûresi, 10:10.)

EY RABBİMİZ!.. BİZLERİ; NEFİS ve ŞEYTANIN ŞERRİNDEN ve KABİR AZABINDAN ve CEHENNEM ATEŞİNDEN MUHAFAZA EYLE ve CENNETÜ’L-FİRDEVSTE MES’UD KIL!.... AMİN AMİN AMİN

“Asra yemin olsun ki, insanlar mutlaka ziyandadır.. Ancak; iman edip iyi işler yapanlar, birbirlerine hep hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna..” (ASR SURESİ)

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger