15 Eylül 2007 Cumartesi

NAMAZDA HUŞU 9




Ebû Abdullah-i Rodbârî hazretleri Namazda Husu hakkinda:

Ebû Abdullah-i Rodbârî hazretleri bir vâzi sirasinda namazin mâhiyeti ve husû içerisinde bulunmanin önemini bildirerek söyle buyurdu:

"Namazda husû, namaz kilanin kurtulusunun alâmetidir. Nitekim Allahü teâlâ, Mü'minûn sûresi basinda; "Muhakkak ki, müminler kurtulusa erdiler. O müminler ki, namazlarinda husû (tevâzu ve korku) sâhipleridir." buyurmaktadir.

Peygamber s.a.v Efendimiz de buyurdu ki: "Bir müslüman dogru olarak ve husû ile iki rekat namaz kilinca, geçmis günahlari affolur." Yâni, Allahü teâlâ onun küçük günahlarinin hepsini affeder. Husûu terketmek ise, münâfiklik alâmetidir ve kalbin harâb olmasidir.

Nitekim Allahü teâlâ, Mü'minûn sûresi 117. âyetinde meâlen; "Gerçek sudur ki: Allah'tan baskasina tapinan kâfirler, felâha, kurtulusa kavusamazlar." buyurmaktadir."

Namazda husû ve hudû: Bütün âzâlarin hareketsiz kalip tevâzu hâlinde bulunmasi ve kalbin de Allahü teâlâdan korku üzere olmasi demektir.

Hadîs-i serîfte; "Kalbin hazir olmadigi namaza Allahü teâlâ bakmaz." buyruluyor.

Ibrâhim aleyhisselâm namaz kildigi zaman, kalbinin hisirtisi çok uzaklardan duyulurdu. Hazret-i Ali namaz için kalktigi zaman, vücûdunu bir titreme alir, yüzünün rengi degisirdi ve; "Yedi kat göklere ve yere arzedilen ve onlarin tasiyamadiklari emânetin zamâni geldi." derdi.

Süfyân-i Sevrî de; "Namazi husû ile kilmayanin, namazi dogru olmaz." derdi. Bunun için namazda tumânînete ve tâdîl-i erkâna dikkat etmelidir.

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem; "En büyük hirsiz, kendi namazindan çalan kimsedir." buyurdu. "Yâ Resûlallah! Bir kimse, kendi namazindan nasil çalar?" diye sordular. "Namazin rükûunu ve secdelerini tamam yapmamakla." buyurdu.

Bir defâ da; "Rükûda ve secdelerde, belini yerine yerlestirip biraz durmayan kimsenin namazini, Allahü teâlâ kabûl etmez." buyurdular.

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir kimseyi namaz kilarken, rükûunu ve secdelerini tamam yapmadigini görüp; "Sen namazlarini böyle kildigin için, Muhammed'in (aleyhisselâtü vesselâm) dîninden baska bir dinde olarak ölmekten korkmuyor musun?" buyurdu.

Yine; "Sizlerden biriniz, namaz kilarken, rükûdan sonra tamam kalkip, dik durmadikça ve ayakta, her uzuv yerine yerlesip durmadikça, namazi tamam olmaz." buyurdu.

Bir kere de; "Iki secde arasinda dik oturmadikça, namaziniz tamam olmaz." buyurdu.

Bir gün Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem birini namaz kilarken, rükûdan kalkinca dikilip durmadigini ve iki secde arasinda oturmadigini görüp; "Eger namazlarini böyle kilarak ölürsen, kiyâmet günü sana, benim ümmetimden demezler." buyurdu.

Bir kere de; "Altmis sene, bütün namazlarini kilip da, hiç bir namazi kabûl olmayan kimse, rükû ve secdelerini tamam yapmayan kimsedir." buyurdu.

Zeyd ibni Vehb, birini namaz kilarken rükû ve secdelerini tamam yapmadigini gördü. Yanina çagirip; "Ne kadar zamandir böyle namaz kiliyorsun?" dedi. "Kirk sene." deyince; "Sen kirk senedir namaz kilmamissin. Ölürsen, Muhammed Resûlullah'in sallallahü aleyhi ve sellem dîni olan Islâmiyet üzere ölmezsin." dedi.

Bir mümin, namazini güzel kilar, rükû ve secdelerini tamam yaparsa, namaz sevinir ve nûrlu olur. Melekler, o namazi göge çikarir. O namaz, namazi kilmis olana, iyi duâ eder ve sen beni kusurlu olmaktan korudugun gibi, Allahü teâlâ da, seni muhâfaza etsin, der. Namaz güzel kilinmazsa, siyah olur. Melekler o namazdan igrenir. Göge götürmezler. O namaz, kilmis olana, fenâ duâ eder. "Sen beni zâyi eyledigin, kötü hâle soktugun gibi, Allahü teâlâ da seni zâyi eylesin." der. O halde, namazlari tamam kilmaya çalismali, tâdîl-i erkâni yapmali, rükûu, secdeleri, kavmeyi yâni rükûdan kalkip dikilmeyi ve celseyi yâni iki secde arasinda oturmayi iyi yapmalidir. Baskalarinin da kusurlarini görünce söylemelidir. Din kardeslerinin namazlarini tamam kilmalarina yardim etmelidir. Tumânînet ve tâdîl-i erkânin yapilmasina çigir açmalidir."





EVZÂÎ

Namazda husûnun nasil olacagini sorduklari zaman, Evzâî hazretleri söyle cevap verdi: "Gözleri asagi düsürüp, önüne bakmak, yanlarini kabartip, sisirmeyip alçaltmak ve bir de kalb yumusakligi, yâni üzüntülü bir vaziyette durmak. Gösteris olunca husû gider."

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger