22 Eylül 2007 Cumartesi

namaz dünyaya meydan okuyuştur

İnsan namaz kıldığında onaylanıyor. Namaz bizim o günlük telaşlarımız arasında bir kesinti, bir duruş, bir durulmadır. Hayata konulmuş ara duraklardır. Namazın içinde bir dünya hayatına meydan okuyuş vardır.



Dinî içerikli televizyon programlarına getirdiği farklı yorum ve mekan kullanımıyla herkesin izlediği yapımlar gerçekleştirmeyi başaran Senai Demirci, değişik kesimlerin sevdiği ortak bir isim. TRT'de sunduğu 'Ramazan Sevinci' isimli iftar programı ile anılsa da öncesinde akıllara kazınan birçok projeye de imza attı. Nezih duruşu, detaylı anlatımıyla düşüncelerini sadelikle ifade eden Demirci, Namaz Gönüllüleri Platformu'nun da aktif üyesi. Kulluğun zirvesi olarak tanımladığı namaz için Türkiye'nin her yerini karış karış dolaşan Senai Demirci'yle bu yükselişin insanlığa hediye edildiği Miraç Kandili ve namaz hakkında konuştuk.

Miraç, bir yükseliştir. Beşeri duygulardan tertemiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştir. Miraç hadisesinden bahseder misiniz?

Efendimiz'in iki tane kanadı vardır, biri ubudiyet kulluk biri de risalet, peygamberlik kanadı. Kulluk kanadıyla halktan Hakk'a olan, aşağıdan yukarıya olan elçiliğinden bahsediyoruz. Risalet kanadıyla ise yukarıdan aşağıya olan elçiliğinden bahsediyoruz. Miraç, Peygamber Efendimiz'in kulluk kanadının Allah tarafından onaylanmasıdır. Bu, açık ve net bir onaylamadır. Ubudiyetin makbul olduğunun taçlandırılmasıdır. İnsanın en ciddi var oluş sancısı onaylanmaktır. Burada bizim adımıza Resulullah'ın kulluğu onaylanmıştır. Bunun tam karşılığı, onaylanmanın üzerimize düşen gölgesi namazın hakikatinde ortaya çıkıyor.

Namazın Müslüman'ın hayatındaki yeri nedir?

İnsan namaz kıldığında onaylanıyor. Namaz bizim o günlük telaşlarımız arasında bir kesinti, bir duruş, bir durulmadır. Hayata konulmuş ara duraklardır. Namazın içinde bir dünya hayatına meydan okuyuş vardır. Namazı, Peygamberimiz'in kulluğunun zirvesi, bizim de kulluğumuzun zirvesi, onaylanması olarak tarif etmek gerekiyor. Namazı kesintili olarak günün 5 vaktinde kılıyoruz. Rabb'imiz bu şekilde hayatımızı da iki namaz arasında yaşayan biri olarak var olmamızı takdir ediyor. Namazı ayakta tutmayı esprili bir dille namazın bizi kılması olarak tarif etmeye çalışıyoruz. İslam'ın 5 şartından biri namaz kılmaktır. Şüphesiz namaz, rûhu temizleyen, kalbi aydınlatan, insanı Allah'ın huzuruna yükselten bir ibadettir.

Namaz nasıl yaşam biçimi haline getirilir?

Namazın yaşam şekli haline getirilmesinde bir başka boyut var ki; o da insan sürekli iki namaz arasında yaşar. Sürekli iki namaz arasında yaşama formatı attığımızda birçok kötülükten kendimizi alıkoyabiliriz. Ömrünüz boyunca bir namazı kılmış, bir namazı bekleyen insan olarak yaşıyorsunuz. Bu çok müthiş, çok büyük ve eşsiz bir ayrıcalıktır. Namaz kılan insan ömrü boyunca bir namazı kılmış, bir namazı bekler halde yaşar ve bir gün öldüğünde iki namaz arasında ölmüş olur. 5 vakit namazı sürekli hale getirmekte zorlanan Müslümanlara tavsiyeniz nedir? İnsan ömrü boyunca bugünü sadece bir defa yaşar. Yapıyor iken yaptığımız günün adı bugündür. Namaz kılmakta zorlanan insanlara tavsiyem hayatınızı bugün bilin, ömrünüzü bugün bilin. İnsan bugünün hakkını vermek için gerekli sabrı, gerekli donanımı kendisinde bulabilir. Ama biz sayısız, binlerce günün hakkını bir anda veremeyiz, onun altında eziliriz, öyleyse her bir namaz anını bir vakit olarak saymalıyız. Namazı, telafi ederim, kaza ederim diye düşünmeden kılmalıyız. Telafisi yok, tekrarı da yok. Kıldığımız bütün namazlar son namazımızdır. Bugün akşam okunacak namaz bu akşam için son namaz, yani telafisi yok. İnsan, bu vakti bir kez ve son kez kılıyor.
Gelelim namazda diriliş platformuna, bir yılda binlerce insana ulaşmayı başaran bu platform nasıl kuruldu? Namazın üzerindeki gölgeleri kaldırmak için düşünülmüş bir platform. 100 kadar aydın, fikir adamı, yazar, edebiyatçıdan oluşan platform yaklaşık bir yıl önce kuruldu. Amaç, namazı gündeme taşımak, namaz kılınması etrafında oluşturulan korkuyu, endişeyi, utanma, çekinme hissini ortadan kaldırmak. Platform üyeleri yaklaşık bir yıldır ülkenin hemen her yerine konferanslara gidiyor. Namaz kılmakla kılmama arasında eşikte olan insanlar için gerekli olan küçük bir kelebek etkisi bu şekilde sağlanmış oluyor. O heyecanla o eşiği çok rahatlıkla geçiyor ve namaz bandına giriyorlar. Banda girdikten sonra yavaş yavaş sürüyor, bunun çok güzel neticelerini gördük, özellikle gençler arasında 'kılınmalıymış, şu da namaz kılıyormuş' diyenler oluyor. Rol modeli olarak gördükleri insanların namaz kılıyor olmaları onları teşvik ediyor.

Neden böyle bir çalışma grubuna ihtiyaç duyuldu?

İnsanlar psikolojik olarak her zaman rahatlayacağı bir dönem ararlar. Emekli olunca, başımı örtünce, okul bitince gibi. 'Ben zaten başımı örtmüyorum ki namaz niye kılayım' diye düşünen insanlar var. Onun için özellikle vurguluyoruz ve diyoruz ki; başını örtemeyebilirsin ama namazını kılabilirsin. Hesap günü bize ilk sorulacak sorulardan biri 'namaz kıldın mı' oluyor. İlk soruya 'evet kıldım' dersen daha sonraki sualleri daha kolay yanıtlayabilirsin. 'Namaz kıldın mı?' sorusuna 'evet' cevabı veremediğiniz zaman diğer sorular ağırlaşıyor. Platform toplantılarına katılan dinleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz? Bizim gittiğimiz şehirlerde toplantılara katılmak isteyen insanlar izdiham oluşturuyor. Toplantıların çoğunda namaz kılıp kılmama konusundaki tereddütlerini aşanları görüyoruz. Küçük bir kelebek etkisi bekliyorlar.

Farklı düşünceden bütün hocalar ve âlimlerin birleştikleri ve birlikte hareket ettikleri 'namaz' Hayrettin Karaman hocanın dediği gibi toplayıcı mıdır?
Namaz cami'dir, cem eder. Birçok farklı görüşten, meslekten insanlar var, hepsiyle namaz konusunda ortaklaşıyoruz. Hepsinin bakış açıları farklı; ama aynı yolda ilerliyoruz. Aslında bu, yıllardır hayal edilen bir ittifak da aynı zamanda.

Ayşegül Aybar / zaman gazetesi

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger