15 Eylül 2007 Cumartesi

NAMAZDA HUŞU 2

Huşu ile Namaz Kılmak



Namaz hûşu ve hudû ile kılınmalıdır. Hûşu namazın sırrı ve ruhudur. Kur'anı
Kerimde; "Allah'ın huzurunda tam hûşu ve hudû ile durun" buyurulmaktadır.
(Bakara, 238) Bazı alimler hudû zahiri eğilmek, hûşu ise, manevi ve ruhi
eğilmektir, derler (Haydar Hatipoğlu, Sünen-i İnn-i Mace Tercemesi ve Şerhi, c
3, s 348). Bazı Alimler ise, hûşu azalarla; hudû ise kalple olur, demişlerdir.
Veya hûşu gözle, hudû diğer azalarla olur.


Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- , "Hûşu ancak, namazda
(uzuvlarını) hiç kımıldatmayan ve tevazu içinde olan kimseler için tahakkuk
eder." buyurmuştur.


Felah, namazlarını hûşu ile kılanlara mahsustur. Namazlarında hûşu'a riayet
etmeyenler felaha eremezler. Hûşuun bulunmaması felahın da yokluğu demektir. Bu
konuda Kur'anı Kerim;


"Namazlarını hûşu ile kılan müminler kurtuluşa ermişlerdir." buyrulmaktadır.
(Mü'minun,1)

Bu ayet-i kerime nazil olmazdan önce sahabe-i kiram namazda gözlerini
gökyüzüne kaldırıyorlar, sağa sola bakınıyorlardı. Ayet-i Kerimenin nazil
olmasından sonra artık gözlerini secde mahalline çevirmeye başladılar.

Abdullah Bin Ömer bu ayet-i kerimenin izahında şöyle der: "Sahabe-i Kiram,
namaz için ayağa kalktıklarında başka hiçbir şeyle ilgilenmezler, bütün
varlıklarıyla kendilerini namaza verirlerdi. Gözlerini secde yerine dikerler ve
Allah'ın kendilerine baktığını kabul ederlerdi."

Namazda ayakta iken secde yerine, rükûda iken ayaklara, secdede iken burun
ucuna, otururken iki elleri arasına bakmalıdır. Bu söylenilen yerlere bakıp ta
gözler etrafa kaymazsa, namazda hûşu hali hasıl olabilir, kalp dünya
düşüncelerinden kurtulabilir.

El parmaklarını Rükûda açmak ve secdede bir birine yapıştırmak sünnettir.
Bunlara dikkat edilmelidir. Parmakları açık veyahut bitişik bulundurmak,
sebepsiz boş şeyler değildir. Bizler için İslamiyet'in sahibine uymak kadar
büyük bir nimet yoktur. (Sadık Dânâ, Altınoluk sohbetleri 2, s 121).

*

Hazret Ammar -Radıyallahü anh- 'den rivayet edildiğine göre, Hazret-i
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Cennette efyah denen bir ırmak vardır. İçinde huriler bulunur. Allah onları
zaferandan yaratmıştır. İnci ve yakut taneleriyle oynarlar. Yetmiş bin lisanla
Allah'ı tesbih ederler. Sesleri Davud -Aleyhisselamın- sesinden daha güzeldir.
Bu huriler şöyle derler:

Bizler, namazı hûşu ve kalp huzuru ile kılanlar içiniz."

Hazret-i Ali -Radıyallahü anh- şöyle buyurur:

"Hûşu olmayan namazda, lüzumsuz şeylerden kaçınılmayan oruçta, tertile riayet
edilmeden yapılan kıraatte, günahlardan sakındırmayan amelde, sehavet bulunmayan
malda, sıkı bağlılık bulunmayan kardeşlikte, ihlas olmayan duada hayır yoktur."

Müslüman, namazını kalbi ve kalıbı beraber olarak kılmalıdır. Nitekim Hadis-i
şerifte: "Kişinin kalbi ve bedeniyle beraber namazda hazır olmadıkça Allah o
namaza bakmaz." buyurulur.

Namazda her uzvun tevazu göstermesi ve kalbin de, Allah Teala'dan korku üzere
olması lazımdır.

Bir Hadis-i şerifte: "Kişiye namazdan yazılacak ecir, kalp huzurundan başkası
değildir."(İhya, I 160)

Diğer bir Hadis-i şerifte: "Kulun kıldığı namazından elde edeceği şey, sadece
(namazda oluşunun) şûurunda olduğu anların sevabıdır." buyrulur.

Abdulvahid bin Zeyd:

"Alimler, kulun kıldığı namazdan, onun için sadece şûurlu olarak kıldığı
kısımların sevap temin ettiği hususunda ittifak etmişlerdir." demiş ve bu
hususta bir icma bulunduğunu iddia etmiştir.

Sahabelerden Ammar Bin Yasir -Radıyallahü anh- 'ın bildirdiğine göre,
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Öyle
durumlar olur ki, kişi namazını bitirince defterine kıldığı namazın sadece onda
biri, dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda biri, beşte biri, dörtte
biri, üçte biri veya yarısı kadar sevap yazılır."(Darimi, Salat, 91)

*

Namaz kılanlara, ihlas ve hûşu derecesine göre sevap verilir. Bazılarına ecir
ve sevabın hepsi verilir. Bazılarına sevabın yarısı verilir, bazılarına onda
biri verilir. Bazılarına hiçbir şey verilmez. Çünkü namazı hiçbir şeyi hak
etmemektedir.

Cenab-ı Hakk, farz namazlarının ecir ve sevabını belli bir ölçüye göre
vermektedir. Nitekim bir hadis-i Şerifte:

"Allah katında farz namaz için bir ölçü vardır. O namazda ne kadar kusur ve
eksiklik varsa, onun hesabı yapılır." buyurulur.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurur:

"Kim güzelce abdest alır, rükûları ve secdeleri tam yaparak hûşu ile vaktinde
namazını kılarsa, o namaz bembeyaz, parıl parıl bir şekilde göğe yükselir ve
sahibine şöyle der:

"Sen beni nasıl geçirmedin, vaktinde kılarak korudun ise Allah da seni
korusun."

Kim ki güzel abdest almaz, rükûları ve secdelerini Hûşu ile yapıp, vaktinde
namazını eda etmezse, onun namazı da simsiyah zifiri karanlık halinde göğe
çıkarak sahibine şöyle der:

"Sen beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin!"

Allah'ın dilediği zaman gelince bu tür namazlar, bir eski paçavra gibi
dürülüp sarılarak sahibinin suratına çarpılır. (et-Terğip ve't-Terhib, I, 339)

Rasulullah (a.s) bir gün adamın birinin namaz kılarken sakalını elleriyle
karıştırdığını gördü, buyurdu ki: Eğer bunun kalbin de hûşu olsaydı vücudunun
her uzvunda hareketsizlik olurdu.

Rasul-i Ekrem bir buyurdu ki: Kıldığın namazı, en son namazınmış gibi, bir
daha namaz kılma fırsatı bulamayacak bir kişinin kıldığı namaz gibi kıl.

Müceddid-i Elf-i Sânî İmamı Rabbani Hazretleri Mektubat'ta şöyle yazıyor:
"Secde de ellerin parmaklarını birleştirmeye, rükûda da parmakları birbirinden
ayrı tutmaya (birleştirmemeye) dikkat etmelidir. Şeriat parmakları birleştirmeyi
ve açık tutmayı lüzumsuz yere emretmemiştir. Yani böyle basit meseleleri bile
gözetmek gerekir." Devamla şöyle yazıyor. " Namazda ayakta dururken gözleri
secde yerine dikmeli, rükû halinde ayaklara doğru bakmalı,secde yaparken burun
hizasına ve otururken de diz üzerindeki ellere bakmalıdır. Tüm bunlar namazda
hûşu meydana getirir, aynı zamanda dikkatin dağılmayıp kişinin kendini namaza
vermesi mümkün olur."

Biri Hz. Ali'den hûşu nedir? diye sordu.

Hz. Ali: Hûşu kalpte bulunan bir şeydir. Namazda iken donmuş gibi durup hiç
bir yana bakmamak ve hiç bir şeyle ilgilenmemek hûşudandır. İbn-i Abbas (r.a)
hazretleri diyor ki: Namazda hûşulu olan kişi Allah'tan korkan kişidir. Namaz
kılarken de hareketsiz duran kişidir.

Hz. Ebû Bekir (r.a) diyor ki: " Rasul-i Ekrem bir keresinde buyurdu ki:
Münafıkça hûşudan Allah'a sığının. " sahabe-i Kiram " Münafıkça hûşu nedir? "
deyince, dedi ki:" Görünüşte sükunet ve hareketsizlik vardır, ama içeride
münafıklık olursa bu münafıkça hûşudur.

Pek çok sahabe ve tabilerden şöyle nakledildi. hûşu; sükûn ve hareketsizliğin
adıdır.


Kaynak: Osman ERSAN, Gözümün Nûru Namaz, Erkam Yayınları.

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger