5 Kasım 2007 Pazartesi

Namazdan Sonra Yapılan Dua ve Zikirler

Namazdan Sonra Yapılan Dua ve Zikirler
Namazlardan sonra Allah'ı zikretmek, me'sûr duaları yapmak ve istiğfarda bulunmak sünnettir. Bu dua ve zikirler, sabah ve ikindi namazında olduğu gibi ya farzdan sonra veya öğle ile akşam ve yatsı namazlarında olduğu gibi son sünnetleri bitirdikten sonra yapılır. Çünkü istiğfar namazın eksiklerini karşılar, dua, ecir ve sevaptan hisse alma yoludur.
Namazın sonundaki dua ve zikirler prensip olarak gizli yapılır. Ancak imam cemaata öğretmek maksadıyla öğreninceye kadar açıktan zikir ve duada bulunabilir. İmam namazın sonunda cemaata doğru döner, sol yanını mihraba doğru hafifçe döndürür. Hz. Semure'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.s) namaz kıldırdığı zaman yüzünü bize doğru döndürürdü" (Buharî, Ezan, 156, Cenaîz, 93; Ebu Davud, Tahare, 65; Tirmizî, Cenaiz, 59; Nesaî, 28, 147, Sehv, 25,102). Bera b. Azib (r.a) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in arkasında namaz kıldığımız zaman onun sağ yanında durmak isterdik. Çünkü böyle olunca yüzü bize doğru dönük olurdu" (İbn Mace, Mukaddime, 6; Menasik, 13; Ahmed b. Hanbel, II, 541, III, 5, 65). Resulullah (s.a.s)'in namazlardan sonra yaptığı başlıca dua ve zikirler şunlardır:
1) Üç defa "estağfirullah (Allah'tan bağışlanmamı dilerim)" veya yine üç defa şöyle denir: "... Estağfirullahil azimi ellezi lailahe illahü velhayyül kayyum ve-netübü ileyh"
"Ulu olan kendisinden başka ilah bulunmayan, Hay ve Kayyum (başlangıcı ve sonu olmayan hayat ile diri, zatı ve kemaliyle kaim, yani yaratıklarının her an idare ve muhafazasında biricik mutlak hakim) olan Allah'a istiğfar eder, beni affetmesini dilerim". Bunun dayandığı delil Sevban (r.a)'dan nakledilen şu hadistir. "Hz. Peygamber selam verince, bir rivayette namazını bitirince üç kere "estağfurullah" der ve şöyle söylerdi: "Allahümme ente's-selamü ve minke's-selamü, tebarekte ya zel-celali vel-ikram".
Anlamı: "Allahım sen selamsın, bütün noksanlardan berisin, uzaksın. Dünya ve ahiret selameti senin yardımınla olur. Ey celal ve ikram sahibi olan Allahım! Sen mukaddessin, ta'zîme gerçekten layıksın" (eş-Sevkanî, a.g.e., II, 300).
Daha sonra şöyle derdi:
"Allahümme eınni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetike"
"Ey Allahım! Bana seni zikretme, sana şükür ve güzelce ibadet etme hususunda yardımcı ol" Hz. Peygamber (s.a.s), Muaz b. Cebel'e her namazda veya her namazın sonunda bu duayı yapmasını tavsiye etmiştir (Ahmed b. Nanbel, V, 247).
2) Ayetel-kürsî'yi okumak: Ebu Ümame (r.a)'den rivayet edilen haberde şöyle denilmiştir: "Kim farz namazdan sonra ayetel-kürsî ile İhlas süresini okursa, cennete girmesine ölümden başka bir şey engel olmaz" (es-San'anî, Sübülü's-Selam, l, 200).
3) Namazlardan sonra Allah'ı tesbih etmek: 33 kere "Sübhanellah (Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)", 33 kere "el-Hamdü lillah (her türlü övgü, hamd Allah'a mahsustur)", 33 kere de "Allahu ekber (Allah her şeyden yücedir)" denilir. Yüzüncüde şöyle denir: "la ilahe illa'llahü vahdehü la şerîke leh, lehülmülkü ve lehül-hamdü ve huve ala külli şey'in kadîr"'.
Bunun delili Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet edilen şu hadistir: "Kim her namazın arkasından 33 kere Allah'ı tesbih eder, 33 kere Allah'a hamd eder, 33 kere de Allah'ı tekbir ederse bunların tamamı 99 olup, esma-ı hüsna'nın sayısı kadardır. Yüzüncüde; Allah'tan başka ilah yoktur, tek ilah yalnız O'dur, ortağı da yoktur. Bütün mülk O'na aittir, bütün hamd ve sena O'nadır. O her şeye kadirdir" derse, denizin köpükleri kadar günahları olsa bile bağışlanır" (Müslim, Mesacid, 144-146).
4) Daha sonra namaz kılan kişi ve imam kendisi ve müslüman kardeşleri için dilediği kadar dünya ve ahiret hayırlarını ister. Duaların en fazîletlisi sünnette gelen dualardır. Bunların birisini Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a) rivayet etmiştir. "Sa'd (r.a) oğullarına, çocuklara yazıyı öğretir gibi şu kelimeleri öğretir ve şöyle derdi: "Resulullah (s.a.s), her namazın ardından şu dualar ile Allah'a sığınırdı": "Allanümme inni euzübike minel buhli ve euzü bike en edülle ila erzalil umri. Ve euzü bike min fitnetit-dünya ve euzü bike min azabil kabri"
Anlamı: "Allahım! Cimrilikten sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Düşkün ve bakıma muhtaç bir ihtiyarlık halinden sana sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım" (Buharî, Ezan, 149; Müslim, Zikr, 50, 52, Mesacid 134; EbQ Davud, Salat,149, 179; Nesaî, Sehv, 64).
Duanın adabı:
Duada eller omuz hizasına kadar kaldırılır. Bunda güçlük olursa yapılabildiğince kaldırılır. Dua sırasında ellerin bitiştirilmesi ile ilgili olarak Taberanî, Kebîrinde İbn Abbas (r.a)'den şunu rivayet eder: "Hz. Peygamber dua ettiği zaman ellerinin avuçlarını birbirine bitiştirir, iç kısmını yüzüne doğru döndürürdü". Ancak "el-Mevahib" adlı eserde bu hadis zayıf kabul edilmiştir (bk. Ahmed b. Hanbel, IV, 56). Diğer yandan elleri bitiştirip, Resulullah (s.a.s)'in bazan yaptıkları gibi koltuk altları görünecek kadar her duada kaldırmakta da güçlük vardır. Namazda kıyam halinde ayakları açık ve tabiî halde tutmak gibi, ellerin de duada tabiî bir açıklıkta tutulması matluba daha uygun düşse gerektir.
Duaya, Allah'a hamd ve Resulune salatü selam ile başlanır ve sonu yine "el-Hamdü lillah" diyerek tamamlanır. Çünkü Allah Teala şöyle buyurur: "Cennette müminlerin dualarının sonu: "Bütün övgüler alemlerin Rabbi olan Allah'ındır" sözüdür" (Yunus, 10/10). Nitekim duaların sonu bu manaya uygun olarak şu ayet-i kerime ile
bitirilmektedir:
Subhane rabbike rabbil izzeti amma yesifun velham-dülillahi rabbil alemin."
"Senin güçlü olan Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" (es-Saffat, 37/180-183).

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger