4 Kasım 2007 Pazar

namazın sünnetleri

Namazın Sünnetleri

19 Mar 2007



Yapana sevap kazandıran, terkedene ceza uygulanmayan, ancak azarlama ve kınama bulunan bir takım sözler ve fiillerdir. Bunlar terk edildiği zaman sehiv secdesi gerekmediği gibi, kasden terk edilmeleri halinde bile namaz bozulmaz. Ancak kasden terkle kötü bir amel işlenmiş olur.


Namazın sünnetleri şunlardır;


1) Beş vakit namaz ile cuma namazı için ezan ve kamet okumak sünnettir. Kaza namazı da bu hükme dahildir.


Kendi evinde tek başına namaz kılacak erkekler için ezan ile kamet müstehaptır. Gerek yolcu için ve gerekse cemaatle namaz kılacak olanlar için ezan ve kameti terk etmek ise mekruhtur.


2) İftitah tekbiri için elleri yukarıya kaldırmak sünnettir. Erkekler ellerini baş parmakları kulaklarının yumuşaklarına değecek kadar, kadınlar ise, parmaklarının uçları omuzlarının hizasına kavuşacak şekilde memelerinin önüne kaldırıp, o durumda iken “Allahu ekber” derler. Kadınların ellerini omuz hizasına kadar kaldırması, tesettüre daha uygun düşmesi yüzündendir. Ellerin içleri kıbleye veya birbirine dönük bulunabilir. Parmakları kendi haline bırakıp ne bitiştirmek ve ne de ayırmak gerekmez.


Hanefiler bu konuda aşağıdaki hadislere dayanırlar:Vail b. Hucr (r.a), Resulullah (s.a.s)’in namaza başlarken iki elini kaldırıp tekbir alırken ve ellerini kulaklarının yumuşağına temas edecek şekilde tutarken gördüğünü nakletmiştir (Zeylaî, Nasbür-Raye, l, 310).


Şafiî ve Malikîlere göre, erkekler ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırırlar. Çünkü İbn Ömer (r.a), Resulullah (s.a.s)’in bu şekilde yaptığını rivayet etmiştir (Müslim, Salat, 21, 25, 26; Ebü Davud, Salat, 115; İbn Mace, İkame,15, 72; Tirmizî, Salat, 76, 110).


3) İmama uyan kişinin iftitah tekbirinin, imamının iftitah tekbirine yakın olması sünnettir. Ancak imama uyanın tekbirinin, imamınkinden sonra olması gerekir. Çünkü Hz. Peygamber; “İmam tekbir alınca sen de tekbir al” (Buharî, Salat, 18; Ezan, 82,128; Müslim, Salat, 62, 77, 86, 89) buyurmuştur.


4) Sağ eli sol el üzerine koymak. Namaz kılan kişinin tekbirden sonra sağ elini göbeğinin altında olmak üzere sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir. Hz. Alî’den, rivayete göre şöyle demiştir. “Sağ elin sol el üzerine, göbeğin altına konması sünnettendir” (Ebû Davud, Salat, 118; Ahmed b. Hanbel, 1,110; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslamî ve Edilletüh, l, 687).


Şafiîlere göre, iki elin kadınlarda göğüs üzerine, erkeklerde ise göbeğin üstüne konulması müstehaptır. Çünkü insanın kalbi soldadır, böylece eller en şerefli bir organ üzerine konulmuş olur.


Malikîlere göre, namazda iki elin vakarlı bir şekilde yanlara salıverilmesi menduptur. Ancak nafile namazlarda ellerin göğüs üzerinde bağlanıp tutulması caizdir. Fakat farz namazlarda el bağlamak mekruhtur. Çünkü bu durum bir yere dayanmak gibidir. Ancak el bağlama sünnet olduğu için yapılırsa mekruh olmaz (ez-Zühaylî, a.g.e., l, 687, 688).


5) Sübhaneke’yi okumak sünnettir. Yüce Allah’ı tesbih ve övgüyü içeren bu dua şöyledir: “Sübhaneke Allahümme ve bi hamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke ve la ilahe gayruke”.


Anlamı: “Ey Allahım, seni tesbih ve tenzih eder, Sana hamdü senada bulunurum. Senin mukaddes ismin mübarektir ve Senin azamet ve celalin pek yüksektir. Senden başka hiç bir ilah yoktur”. Hz. Aişe’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s) namaza başladığı zaman; “Sübhanekellahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke” derdi (Müslim, Misafirin, 202; Ebü Davud, Salat.120; Nesaî, İftitah, 16, 17)


Fatiha’dan önce yine gizli olarak “eüzü-besmele” okunması ve diğer rekatlarda da Fatiha’dan önce besmele okunması sünnettir. Eüzü-besmele şudur: “Eüzübillahimineşşeytanirracîm (ilahi rahmetten kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım) Bismillahirrahmanirrahim (çok esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adı ile başlarım)”. Eüzü çekmenin delili şu ayettir: “Kur’an okuduğun zaman kovulmuş olan şeytandan Allaha sığın” (en-Nahl, 16/98).


Bu konuda imam ile, namazı tek başına kılan kişi arasında fark yoktur. Ancak imama uyan kimse Fatiha’yı okuyamayacağı için eüzü-besmele de okumaz.


Her rekatta Fatiha’dan önce besmele okumak sağlam görülen başka bir görüşe göre ise vacibtir. Fatiha’dan sonra okunacak surelerin baş taraflarında besmele okunmaz. Yalnız İmam Muhammed’e göre, gizli kılınacak namazlarda bu surelerin başında da besmele okunur.


6) Fatiha’dan sonra gizlice “amîn (dualarımızı kabul buyur)” denilmesi sünnettir. Ebû Hureyre’den rivayete göre, Allah elçisi şöyle buyurmuştur: “İmam amin dediği zaman, siz de amin deyin. Çünkü kimin amin demesi, meleklerin amin demesine denk gelirse onun geçmiş günahları bağışlanır” (Buharî, Ezan, 111, 112, Deavat, 64; Müslim, Salat, 72; Tirmizî, Salat, 71; Nesaî, iftitah, 33).


7) İmam olan kimsenin tekbirleri ve rükûdan kalkarken, “Semiallahü limen hamideh (Allah, kendisini öven kimsenin övgüsünü işitir)” cümlesini ve namazın sonunda iki tarafa vereceği selamı ihtiyaç miktarı açıktan yapması sünnet olduğu gibi, imama uyanların da, rüküdan kalkarken gizlice; “Allahumme Rabbenâ ve lekel-hamd (Ey Rabbimiz olan Allah’ım! Hamd, övgü yalnız sanadır)” demesi, tekbirler ile selamı gizlice yapması sünnettir.


Tek başına namaz kılan kimse, rükudan kalkarken hem “Semiallahü limen hamideh”, hem de “Allahümme Rabbena ve lekel-hamd” der.


8) Rükû ve secdeye eğilip kalkarken alınan tekbirler sünnettir. Kıyamdan rükûya ve secdelere gidilirken veya secdeden kalkıp yine secdeye giderken “Allahu ekber” denilmesi sünnettir. Abdullah b. Mes’ud (r.a)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.s)’ın her kalkış ve eğilişlerinde, kıyam ve oturuşlarında tekbir getirdiğini gördüm” (Buharî, Ezan, 116; Tirmizî, Salat, 74; Nesaî, Tatbîk, 34, 90, 94, Sehv, 70; Darimî, Salat, 40). Ancak rükûdan kalkarken tekbir yerine “Semiallahü limen ha-mideh” denilir.


9) Rüküdan doğrulurken; “Semiallahü limen hamideh”, arkasından da; “Rabbena lekel-hamd” denilmesi sünnettir.


Enes (r.a)’den Rasülüllah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “İmam, “Semiallahü limen hamideh ” deyince, sizler de; “Rabbena ve leke’l-hamd” deyiniz” (Buharî, Ezan, 52, 74, 82, Bedül-Halk, 7; Müslim, Salat, 71; Ebû Davud.-Salat, 140).


10) Kıyamda bir özür bulunmadığı takdirde iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak sünnettir. Çünkü bu durum huşuya daha yakındır. Şafiîlere göre, iki ayak arası bir karış kadar açılır.


11) Rüku halinde erkeklerin elleriyle, parmak araları açık olarak dizlerini tutmaları sünnettir. Kadınlar bu durumda, ellerini dizleri üzerine koymakla yetinirler.


12) Rüku ve secde tesbihleri sünnettir. Yani rükü halinde en az üç kere; “Sübhane rabbiyel-azîm (Yüce olan Rabbimi her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)” denilmesi, secde halinde de üç kere; “Sübhane rabbiyel ala (En yüce olan Rabbimi her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)” denilmesi sünnettir.


Huzeyfe (r.a)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber ile namaz kıldım. Rükuda “Sübhane rabbiyel-azîm”, secdede “Sübhane rabbiyel-a’la” derdi. Okuyuşu sırasında rahmet ayeti geçince, orada durur ve Allah’tan rahmet isterdi. Azap ayeti gelince de Allah’a sığınırdı” (eş-Sevkanî, Neylül-Evtar, II, 245). İbn Mes’ud (r.a)’ın naklettiğine göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri rükuya vardığı zaman, üç kere “Sübhane rabbiyel-azîm ” desin. Bu sayı tesbihin en az ölçüsüdür” (Nesaî, Tatbîk, 9; İbn Mace, ikame, 20).


Maliklere göre rükü ve secdede tesbih sayısının bir sınırı yoktur.


13) Secde oturuşları ile teşehhüt oturuşlarında sol ayağı yere yatırıp sağ ayağı dikmek ve ayak parmaklarını kıbleye yöneltmek sünnettir. Kadınlar sol ayaklarını sağ taraflarına yatık bulundurarak yere otururlar. Bu oturmaya “teverrük” denir. Çünkü bu durum kadının daha çok örtünmesine yardımcı olur.


14) Secdeye varılırken önce dizleri, sonra elleri, sonra yüzü yere koymak, secdeden kalkarken de önce yüzü, sonra da dizlerin üzerine koyarak elleri yerden kaldırmak sünnettir. Bu şekilde secdeye varıp kalkmaya gücü yetmeyenlerin elleriyle yere dayanarak kalkmaları caiz olur.


Vail b. Hucr (r.a) şöyle demiştir: “Ben, Resulullah (s.a.s)’in, secdeye gittiği zaman dizlerini ellerinden önce yere koyduğunu, kalkınca da ellerini dizlerinden önce kaldırdığını gördüm” (Tirmizî, Salat, 84; Ebü Davud, Salat, 137; Nesaî, Tatbik, 38, 93).


15) Oturuşlarda veya secde arası celsede iki eli iki uyluk üzerine koymak sünnettir.


Vail b. Hucr. (r.a) Resulullah (s.a.s)’in namaz kılışını anlatırken şöyle demiştir: “Sonra oturup sol ayağını yere yatırdı ve sol elinin avuç kısmını uyluğu üzerine ve sol dizi üzerine koydu. Sağ dirseğini sağ uyluğunun hizasına getirdi. Sonra parmaklarından ikisini yumarak halka şeklinde yaptı, sonra parmağını kaldırdı ve bu parmağını hareket ettirdiğini gördüm, dua ediyordu” (Ebû Davud, Salat, l IS; Tirmizî, Salat, 106; Nesaî, iftitah, 11; Seh v, 31, 34).


16) Oturuşlarda tahiyyatı okurken “La ilahe” denilince sağ elin şahadet parmağının kaldırılıp “illallah” denirken indirilmesi sünnettir. Bu halde parmak ile orta parmak halka yapılıp, diğer iki parmak bükülmelidir. Bu işaretle, Allah’tan başka hiç bir ilah bulunmadığı teyit edilmiş olur. Delil, Vail b, Hucr (r.a)’ten rivayet edilen yukarıda zikrettiğimiz hadistir.


17) Farz namazların üçüncü ve dördüncü rekatlarında Fatiha okumak sağlam görüşe göre sünnettir. Buna göre sure ilavesinde de bir sakınca bulunmaz. Çünkü bu iki rekatta kıraat bir sınır belirlenmeksizin meşru kılınmıştır. Hanefiler dışındaki çoğunluğa göre, Fatiha’nın son iki rekatta da okunması farzdır.


18) Farzların, vitir namazının ve müekked sünnetlerin son oturuşlarında, gayri müekked sünnetler ile diğer nafile namazların da her oturuşunda tahiyyattan sonra Hz. Peygamber’e ve aline salavat getirmek sünnettir.


“Allahumma Salli-Barik” duaları diye kısaltılan, namazlardaki salavatın başlangıcını Ka’b b. Ucre (r.a) şöyle anlatır: “Hz. Peygamber bizim yanımıza geldi. Biz dedik ki:”Ey Allah’ın Resulü! Allah bize, sana nasıl selam vereceğimizi bildirdi. Sen de bize, sana nasıl salat getireceğimizi öğret”. Hz. Peygamber (s.a.s), salat dualarını şöyle telkin buyurdu: Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin, kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahime inneke hamîdun mecîd. Ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin, kema barekte ala İbrahime ve ala ali İbrahime inneke hamîdun mecîd” (Buharî, Tefsîru Süre, 33/10; Enbiya, 10, Deavat, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69; Tirmizî, Tefsîr-i Süre, 33/23; Vitr, 20; Ebü Davud, Salat, 179; Nesaî, Sehv, 49, 50-54; İbn Hanbel, l, 162, III, 47, IV, 118,241).


Anlamı: “Ey Allah’ım! Peygamberimiz Muhammed’e ve onun ailesine salat et, onların şeref ve kadrini yücelt, Hz. İbrahim ve ailesine salat ettiğin gibi. Ve yine Hz. Muhammed’i ve ailesini mübarek kıl, onların feyiz ve bereketlerini daima arttır, Hz. ibrahim ve ailesini mübarek kıldığın gibi. Şüphe yok ki Sen hamîdsin, mecîdsin, bütün övgü, azamet ve celal Sana mahsustur”.


19) Bütün namazların son oturuşlarında tahiyyat ve Allahumma salli-barik dualarından sonra, iki tarafa selam vermeden önce dua edilmesi sünnettir. Bu duanın Kur’an-ı Kerim ayetlerinden seçilmesi veya bunlara benzemesi daha uygundur. İnsanlardan istenecek şeyler konusunda namazda dua edilmez. Mesela; “Ya Rabbi! Bana dünya malı ver, şu kadar para ver” denilmesi caiz görülmez. Namazların sonunda mutat olarak dua niyetiyle; Rabbena atina fî’d dünya haseneten ve fil-ahireti haseneten ve kına azabennar (Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik, ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru)” (el-Bakara, 2/201).


20) Namazın sonunda selam verirken yüzün önce sağa, sonra sola döndürülmesi sünnettir. Namaz kılan kimse, sağına ve soluna selam verirken sağında ve solunda bulunan insan, cin ve meleklere selam vermeye niyet eder. İmam da kendisine uyanlara selam vermeye niyet eder (Ebû Davud, Salat, 184; Nesaî Tatbîk, 83; Ahmed b. Hanbel, l, 172, 181, 408, IV, 193).


21) Sütre edinmek sünnettir. Başkaları tarafından önünden geçilmesine engel olmak için, namaz kılan kimsenin önüne koyduğu şeye “sütre” denir.


Sütrenin dayandığı delil şu hadistir: “Sizden biri namaz kıldığı zaman, bir sütreye doğru namaz kılsın ve bu sütreye yakın dursun, önünden hiç kimsenin geçmesine izin vermesin. Eğer biri önünden geçmek isterse ona karşı koysun” (Buharî, Salat, 90; Ebu Davud, Salat, 106, 107, 109;Timnizî, Mevakît, 133).

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger