28 Eylül 2007 Cuma

Namazla Diriliş mümkün

Namazla Diriliş mümkün, yeter ki hakkını vererek kılalım

ŞEMSİNUR ÖZDEMİR
Namazın önemini anlatmak için bir araya gelen ve sırf namaz üzerine kitap, konferans ve etkinlik düzenleyen Namaz Gönüllüleri Platformu, kalplerin namaza açılmasını arzuluyor.
Hemen her mü’minin kılmak isteyip de sürekli ertelediği ideal bir namaz hayali vardır. Gerçekten son namaz gibi kılacağımız, tekbir getirirken elimizi kaldırınca dünya ve içindeki her şeyi arkada bırakacağımız, önümüzde Kâbe’yi müşahede eder gibi, Rabb’in huzurunda durduğumuzu gerçekten duyarak huşu içinde eda edeceğimiz namazlara dair planlar yaparız. Ama, her zaman ‘ama’ der ve erteleriz. Her zaman çok yoğun olan işlerimiz, geç kaldığımız bekleyenlerimiz, yorgunluğumuz, uykusuzluğumuz, televizyonda izleyeceğimiz maçlarımız, dizilerimiz, yolda geçen zamanlarımız vardır bahane olarak. Namazı, gerçekten manasını bilerek ikame etmek, hayatımıza hayat kılmak ve bir vakti bile geçirmeyi ölümden beter saymak, namaza acıkmak, susamak, ‘ezan okunsa da ferahlasam’ diyebilmek sandığımız kadar zor değildir aslında. Bize lazım olan ilk şey niyet yani isteme, ikincisi de gayrettir.

Rabb’imizin Kur’an’da 70 kez emrederek en çok önem verdiği ibadet olan namaz, dinimizin ‘olmazsa olmaz’ıdır. İslam’ın ilk farzı iman, ikincisi namazdır. Peygamber Efendimiz’in haber verdiği üzere, ahirette kendisinden hesaba çekileceğimiz ilk amelimiz namazdır. Yine namaz Efendimiz (sas)’in ifadesiyle ‘dinin direği’, ‘müminin miracı’ ‘cennetin anahtarı’ ve ‘gözümüzün nuru’dur. Ne var ki, yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde, yapılan bir ankete göre beş vakit namaz kılan insanların oranı sadece yüzde 25’tir. Kılanların da ara sıra kazaya bırakmak, aceleye getirmek, gereken önemi vermemek ve kıldığı namazın farkında olmamak gibi problemleri oluyor. Günümüzün alimleri, milletimizin ve İslam aleminin çektiği sıkıntıların en büyük sebebinin namazı terk etmek olduğunu söylüyor. Çünkü savaşta bile terkine izin verilmeyen, mutlaka kılınması emredilen namaz, Allah’ın rahmet ve inayetine vesiledir. Birçok şeyde olduğu gibi namaz konusundaki duyarsızlığımızın en temel sebebi ise onun taşıdığı değeri bilmemektir.

Geçtiğimiz yıl Miraç Gecesi’nden itibaren (19 Ağustos 2006) hummalı bir çalışma içinde Türkiye’nin dört bir yanını dolaşan öyle bir gönüllü grubu var ki, tek dertleri namazı anlatmak. Hedefleri, namaz kılmayanların başlamasını sağlamak, kılanları daha bilinçli eda etmeye teşvik etmek ve namaz kılmayan tek insan kalmayıncaya kadar çalışmak. Namaz Gönüllüleri Platformu’nun üyeleri, yaklaşık 10 aylık süre içinde 150’yi aşan konferanslar dizisiyle her kesimden yüz binlerce insana namaz bilincini anlattı. Platformun kurucularından Abdullah Yıldız ve Ahmet Bulut ile, bu hareketin nasıl başladığını ve geçen zamanda yapılan faaliyetleri konuştuk.


NAMAZI DERT EDEN İNSANLAR BİR ARAYA GELDİ

Her şey radyo programcısı Ahmet Bulut’un iki sene önce hacca gidip dönmesinden sonra başladı. Hacca giderken Abdullah Yıldız’ın “Namaz: Bir Tevhid Eylemi” adlı kitabını okuyan Bulut, hac sırasında da mü’minlerin namaza olan iştiyaklarından çok etkilenir. Dönüşte ‘Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?’ adlı satışı milyonlara ulaşan kitabın yazarı Cemil Tokpınar ve Abdullah Yıldız ile görüşür. ‘Müslümanlar arasında namaz bilincini artırmak için ne yapabiliriz?’ sorusu etrafında düşünüp çözüm arayan bu üçlü, namaz konusunda kitap yazan 20’ye yakın yazarla ilk toplantıyı 2006’nın Mart ayında yapar. Sonraki zamanlarda 3 haftada bir toplanıp bir eylem planı ve 12 makale içeren ‘Namazla Diriliş’ kitapçığı hazırlanır. (Kitapçık bu vakte kadar 850 bin adet dağıtıldı.) Cenab-ı Hakk’ın namazı mü’minlere beş vakit olarak emrettiği Miraç Gecesi’nde de her kesimden Müslüman aydın, yazar ve sanatçıların buluştuğu toplantıda bir deklarasyon yayınlanarak tüm mü’minler ‘Namazla Diriliş Seferberliği’ne katılmaya davet edilir.

Deklarasyonda şu ifadelere yer verilir: “Ülkemizde, bugüne kadar pek çok kampanyaya, boykota, seferberliğe davet edildiniz ya da tanık oldunuz; belki bunların bir kısmına da katıldınız. Beş vakit namazın bize hediye edildiği Miraç Gecesi’nin arefesinde, sizleri, dünya ve ahiretinizi kurtaracak bir seferberliğe çağırıyoruz: “Namazla Diriliş” seferberliğine!.. Sizleri namaz kılmaya, şayet kılıyorsanız ona dört elle sarılmaya, hiç kazaya bırakmıyorsanız bile huşûyu keşfetmeye ve namaz için çalışmaya davet ediyoruz. Haydi Namazla Diriliş Seferberliği’ne!”





--------------------------------------------------------------------------------


Namaz konferansları kar topu gibi büyüdü

Miraç Gecesi’nden sonra namazı anlatmak için bütün iletişim yöntemleri kullanılarak yeni ürünler ortaya çıkarma çalışmaları başlatıldı. Bu kapsamda en ciddi etkinlik konferanslar şeklinde sürdürüldü. Platformun çatısı altında bu vakte kadar ülkenin her bölgesine gidilerek farklı konuşmacıların katılımıyla 200’e yakın ‘Namazla diriliş konferansı’ düzenlendi. Kur’an okunarak açılan program namazla ilgili sinevizyon gösterisi ve konuşmalarla 2 saat sürüyor. Radyo ve televizyon programları haricinde 300 bine yakın kişiye yüz yüze görüşerek namazı anlattıklarını belirten Abdullah Yıldız, insanları namazla buluşturmak istediklerini söylüyor. Yıldız, namaz kılıp da tat alamayan, ara sıra aksatan, sabah namazına kalkamayan kişilere de namaz bilincini kazandırmayı hedeflediklerini ifade ediyor.


***

Mahalle arkadaşları konferans düzenledi


Namaz konferanslarını sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek düzenliyor. Platform sadece davet edilen yerlere konuşmacı desteği veriyor. İstanbul Seyrantepe’deki 125. konferansı ise sadece 5 mahalle arkadaşı hazırlamıştı. O konferansı izlemek üzere Barbaros düğün sarayında idik. Kadın erkek, genç çocuk, yüzlerce kişi bazılarının düğünlerinin de yapıldığı bu salonda ilk kez Allah’a, maneviyata dair sözler duyuyordu. 800 kişilik salona ayaktakilerle birlikte bin kişi sığmıştı. Çocuklarıyla namazı dinlemeye gelen bir kadın ‘adamlarımız gelmedi, onlar çok biliyor ya, kahvede bunlar öğretiliyor’ sözleriyle programa gelmeyen eşine sitem ediyordu. Konferansı aynı mahallede doğup büyüyen gençler düzenledi. El ilanları, pankart ve davetiyelerle halka duyuru yapıldı.

Gecenin sonunda konferansın çok başarılı geçtiğini belirten Ahmet Bulut, herhangi bir sivil toplum kuruluşunun desteği olmadan bir araya gelen 5 gencin böyle bir organizasyon yapmasına hem şaşırdıklarını hem de çok sevindiklerini söyledi. 90’a yakın namaz konferansında konuşma yapan Bulut, izlenimlerini şöyle anlatıyor:

“Aynı bölgede çalışan farklı sivil toplum örgütlerinin bir araya gelip konferans düzenlemesi daha güzel bir ortam oluşturuyor. Bu sayede onlar da birbirleriyle kaynaşıyor. Balıkesir Sındırgı’da birçok STK çalışmış, halkın yüzde 11’ini bir salona toplamışlardı. Isparta’da 19, Bayburt’ta 16 gönüllü kuruluş düzenleme komitesi içinde yer almıştı. 3 bin nüfuslu Aydıntepe ilçesinde 500 kişilik salona zor sığmıştı dinleyiciler. Bizi davet ederken önce “Ne kadar ücret istiyorsunuz, ne kadar kitap almak zorundayız?” diye soruyorlar. Biz ücret istemiyoruz. Yol ve konaklama masrafı davetçilere ait. Zaten bizim için dostlardan birinin evinde kalmak 10 yıldızlı otel hükmüne geçiyor. Bu hizmetin karşılık beklemeden yapılması halkımızı etkiliyor. Anadolu’muzun her tarafında bu tür programlara ciddi bir susamışlık var. Onların ihtiyaçları olan konular anlatılırsa çok güzel sonuçlar alınacaktır. Programı dinleyip de namaza başlayan hayatında değişiklik yapan, Namazla Diriliş kitapçığını okuyup etkilenen çok insan oluyor. Gittiğimiz her bölgede dinleyenleri sabah namazı şenlikleri yapmaya, ailece çocuklarla birlikte camide sabah namazı kılmaya çağırıyoruz. Böyle bir yerde programdan sonraki sabah namazında cami dolmuştu. Caminin daimi cemaati, ‘Bayram da değil; ama bu kalabalık sabah namazında nasıl toplandı?’ diye merak etmiş, mutlu olmuşlardı.”


***


Kadınlar da camide cemaatle namaz kılabilir

Konferanslarda kadınların ve çocukların da camide cemaatle namaz kılması için fiziki imkanların oluşturulması gerektiği anlatılıyor. Hanımların, Peygamberimiz hayatta iken ve 4 halife döneminde rahatça camiye geldiklerini, hatta Peygamberimiz’in kadınları camiye bizzat çağırdığını vurgulayan Abdullah Yıldız şöyle konuşuyor: “Medine’de Kıbleteyn Mescidi’nde kıblenin değiştiği vakit Efendimiz’in (sas) arkasında namaz kılanların isimleri tek tek kayıtlıdır ve bunların yarıya yakınının kadınlar olduğu görülür. Rasulullah sabah namazında bile çocuk ağlaması duyduğu için annesi rahatsız olmasın diye okuduğu sureyi kısa kesmişti. Demek ki kadınlar bile çocuklarıyla sabah namazına geliyordu. Hz. Ömer’in cuma namazı hutbesinde yaptığı bir yanlışı bir hanım sahabenin düzelttiği tüm kaynaklarda yer alır. Prof. Dr. Hayrettin Karaman hoca bu konuda şunu der: “Bazı müçtehitlerin, kadınların cemaatle namaz kılmak için evlerinden çıkıp camilere gitmelerine olumsuz bakmaları kendi zamanlarındaki sosyal ve kültürel durumla alakalıdır. Bugün kadınların, özellikle makyaj veya dikkat çekici başka bir şey yapmadan cemaatle namaz kılmak için camilere gitmeleri, kadın erkek ilişkisinde günaha sebep olması bakımından etkili değildir; çünkü sokaklar her çeşitten kadınla dolup taşmaktadır. Ayrıca kadınların camiye gitmelerinde bilgi edinme, dini duyguların tatmini ve geliştirilmesi bakımından faydalar vardır. Zarar ihtimali herkese göre ve kesin olmadığına göre bunun takdiri ve tedbiri de kadınlara ve erkeklere (yükümlü ve sorumlu olanlara) bırakılmalıdır.”




--------------------------------------------------------------------------------


Namazla ilgili üç soruya Abdullah Yıldız’ın cevabı

1. Niçin namaz?

“Namaz Kur’an’da Rabb’imizin belirttiği gibi kişiyi fahşa ve münkerden uzak tutar. Kötülüklerden, Allah’ın razı olmadığı, insan aklının mantığının kabul etmediği bütün yanlışlıklardan uzak tutar. Namazı yaygınlaştırırsak temiz, mutlu toplum hedefine yaklaşmış oluruz. Namazın sosyal boyutunu, hayata müdahalesini, sosyal, ekonomik kültürel hayatın bütün alanlara müdahalesini ve huzura kavuşmasını sağlayacak uzun vadeli bir hedefimiz var. Elbette bu hedeflerin hepsi kısa sürede gerçekleşecek değil ama miraçtan miraca kadar bir çalışma yapalım, o zaman yıllık bir değerlendirme yapalım, diye karar verdik.”

2. Herkes namaz kıldığı zaman ne değişecek?

Namaz Allah’ın rahmetine, yardımına ve birliğe vesiledir. Kur’an’da ‘Namaz ve sabırla Allah’tan yardım dileyin.’ deniyor. Namaz saflarında hiçbir grup, renk, meşrep, sınıf, yönetici, yönetilen, zengin, fakir yapılmadan yan yana durulur. Dolayısıyla birliğimizi sağlar. Bu sosyal hayata da yansır. Namaz kılanda fahşa ve münkerden eser kalmayacaksa, namaz kılanların çoğaldığı bir toplum, haram ve kötülüklerin olduğu bir toplum olmaktan çıkacaktır. Namaz ile zekat yani infak Kur’an’da hep beraber zikredilir. Namaz toplumu aynı zamanda infak toplumudur. Namaz kılanların arasında fakir, fukara, aç, sefil, yoksul barınmaz; çünkü bunlar aynı zamanda infak bilincine, sadaka, yardımlaşma, paylaşma bilincine en üst düzeyde sahiptir. Namaz kılan toplumda kardeşlik duygusu artar. Namaz beş vakit imanımızı, heyecanımızı, Allah’a bağlılığımızı tazeler. Namaz kılan bir insanın ticarette hile yapması mümkün değildir.


3. Namaz kıldığı halde yanlışlardan kopamayanların hâli nedir?

Namaz bizi kötülüklerden uzak tutmuyorsa, namazın kendisinde değil, bizim namaz algımızda, kıldığımız namazda bir sorun vardır. O namazın içi boştur. Demek ki namazda ne söylediğimizin farkında değiliz. Zaten Maun Suresi’nde anlatılan “feveylünlil musallin” gibi namaz kıldığımız için bunlar oluyor. Maun Suresi’nde, “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar kıldığı namazdan habersizdir. Onlar riya içindedir, onlar fakir fukarayı doyurmadığı gibi en küçük bir iyiliği bile engellerler.” der Rabb’imiz. İyilik yapmıyor, gösteriş yapıyor, fakiri doyurmuyorsan ne söylediğinin farkında değilsen, bu namaza Allah’ın ihtiyacı yok ama Rasulullah’ın, sahabenin, Şuayip (as)’in kıldığı gibi fahşa ve münkerden bizi uzaklaştıracak namazları kılmaya bizim ihtiyacımız var. Böyle bir namazı anlatıp, bu duyarlılığı oluşturmaya çalışıyoruz. Bunu oluşturabilirsek yeniden dirileceğimize inanıyoruz.

Bakara Suresi 177. ayette “Birr, (yani iyilik, erdem, takva) yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz (den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” buyruluyor.

Namazınızı veda eden kişi gibi kılın, elinizin tersiyle dünyayı geriye itin. İşte bu namaz bizi kötülüklerden uzak tutacak, Allah’a yaklaştıracak. Toplum olarak kardeşliğimizi artıracak. Suçları, haramları, fuhşiyatı, yalanı, sahtekarlığı yok edecek. Bu namaz bizi diriltecek. Meryem Suresi’nin 58. ayetinde peygamberleri ve salihleri kastederek “Onlar ağlayarak secdeye kapanan bir nesildi.” der.


***


Kadınların ilgisi çok iyi erkekler de dinlemeli

Namaz konferanslarına kadınların katılım oranı bazı yerlerde erkekleri geçiyor. Bu durum aslında memnuniyet verici. Çünkü eğitimin yüzde 80’i anneye ait diye düşünülüyor. Erkekler camide en azından cuma günleri hutbe, vaaz dinliyor. Hanımların bu imkanı olmadığı için nerede bir fırsat bulsalar koşuyorlar. Ayrıca hanımlar kendilerini ve çocuklarını yetiştirmede daha duyarlı.


***

Namazla ilgili çalışmalar

* Namaz bilincini anlatan kitapların toplam satışı 3 milyona yaklaştı.

* Senai Demirci “Kıl beni ey namaz” isimli bir klip çalışması yaptı.

* Cemil Tokpınar Dost TV’de her cuma günü saat 10.00’da namaz programı yapmaya başladı. Tokpınar, Moral FM radyosunda cumartesi günleri saat 17.00’de ‘Mü’minin Miracı Namaz’ adlı bir program da hazırlayıp sunuyor.

* www.namazladirilis.com sitesinden Cemil Tokpınar’ın “Mü’minin Miracı Namaz” isimli programını dinlemek ve “Sabah Namazına Nasıl Kalkılır?” kitabını pdf formatında bilgisayarda okumak mümkün.

* Namaz Platformu’nun hazırladığı Hilal TV’de 2 haftada bir yayınlanıyor. Namazla diriliş programı saat 23.00’de.

* www.dunyabulteni.com adlı internet sitesinde platform ile yapılan bir röportaj İngilizce, Arapça ve Türkçe yayınlandı. Yazının başlığı ‘Türkiye Müslümanlarını namaz birleştirdi.’ şeklindeydi.

* Dünyanın farklı ülkelerinden Namaz Platformu gibi çalışma yapmak isteyen gruplar arayarak sistem hakkında bilgi alıyor.

* Radyo 7’de saat 19.00’da her cuma akşamı ‘Namazla diriliş’ programı yapılıyor.


***

Namaz Gönüllüleri Platformu
Tel & Faks: 0.212.6352812
Mail: namaz@namazladirilis.com www.namazladirilis.com




--------------------------------------------------------------------------------


Namaz gönüllüsü olmak için ne yapmak gerekiyor?

Aslında bütün mü’minler bir namaz gönüllüsüdür. Hatta, namazını kılmayan mü’minlerin bile yürekleri namaz kılmak arzusuyla kanar, vicdanları namaz kılamadığı için yanar. ‘Namaz için ne yapabilirim?’ diyen herkes imkanına göre birçok şey yapabilir.


***


Plâtformda kimler var?


Prof. Suat Yıldırım, Prof. Hayreddin Karaman, Ali Bulaç, Hekimoğlu İsmail, Dr. Vehbi Karakaş, Prof. Ahmed Yüksel Özemre, Ahmed Şahin, Rasim Özdenören, Yusuf Kaplan, Mustafa İslamoğlu, Abdullah Yıldız, Abdurrahman Dilipak, Cemil Tokpınar, Vehbi Vakkasoğlu, Dr. Halid Ertuğrul, Emine Şenlikoğlu, Dr. Kerim Buladı, Mehmed Paksu, Ümit Şimşek, Yıldız Ramazanoğlu, Ömer Karaoğlu, Haşim Akten, Prof. Ahmed Ağırakça, Şule Yüksel Şenler, Prof. Ümit Meriç, İsmail Mutlu, Ayşe Böhürler, Prof. Alaaddin Başar, Selim Gündüzalp, Süleyman Arif Emre, Oğuz Saygın, Osman Ersan, Esma Sayın Ekerim, Engin Noyan, Dr. Senai Demirci, Süleyman Kösmene, Ahmet Bulut, Şaban Döğen, Ali Eren, Hasan Hafızoğlu, Mehmed Göktaş, Veysel Akkaya, Sibel Eraslan, M. Emin Yıldırım, Mehmed Çelen, Nurullah Çörek, Haluk İmamoğlu, Prof. Mehmed Emin Ay, Eşref Ziya Terzi, Dr. Mustafa Karataş, Mehmed Talu, Mahmut Toptaş, Selahaddin Yazıcı, Doç. Şadi Eren, Mehmed Akça, Dursun Ali Erzincanlı, Said Demirtaş, Gülden Sönmez, Ali Rıza Demircan, Beşir Eryarsoy, Ramazan Kayan, Nureddin Yıldız, Şerafeddin Kalay, Mustafa Karahasanoğlu, Abdurrahman Arslan, Ahmed Şişman, Cevat Özkaya, Cihan Aktaş, Bülent Yıldırım, Hüsnü Kılıç, Fuad Günday, Bestami Yazgan, Mustafa Özcan, Mustafa Demirci, Ali Nar, Ahmed Kalkan, Akif Emre, Ahmed Varol, Mustafa Özel, Mustafa Miyasoğlu, D. Mehmed Doğan, Mustafa Yazgan, Ekrem Kızıltaş, Tarık Tufan, Mesut Uçakan, Ömer Lütfi Mete, Yahya Soyyiğit, Abdülmetin Balkanlıoğlu, Dursun Ali Taşçı.

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger