15 Eylül 2007 Cumartesi

ABDEST: SULARI KUŞANMAK

ABDEST : SULARI KUŞANMAK...

Suya dokunmakla varlığın kalbine akıtıyorsun kendini.Yüzünü abdest niyetiyle serinletirken sonsuzun gölgesini taşıyorsun gözlerine. Diline damağına namaza başlamanın heyecanını taşıdıkça, sonsuzla buluşmanın eşiğinden huzur giydiriyorsun göğsüne. Dokundukça azalarına ümitlerini ete kemiğe bürüyorsun, Resul'e (a.s.m) muhabbetine tenler giydiriyorsun. Kabe'ye hasretini eline avucuna taşıyorsun.

Dünyadan Yıka Ellerini...

Ellerinle Biriktirdiklerinden yu kendini...Suların akışı gibi gelip gittiğini bil evvela. Eline avucuna sığan bişey yok şu fani dünyada. Parmaklarının arasından kayıp gidiyor sevdiklerin ve biriktirdiklerin. Ne onlar sana kalıyor, ne sen onlara kalıyorsun. Bunu bil ki, eline değen abdest suyuyla, elini şerden çek; hayra yanaştır. Elinle ettiklerinden tevbe et. Dünyanın kirini avuçlarından akıt...

O'nu Anmakla Yıka Dilini, Damağını, Dudağını...

Yalanı yıka ağzından. Boş sözden arındır dilini damağını. Tattıklarının su gibi gelip geçtiğini bil. Dudağına suyu değdiren Rabbindir. Dudağını dudağına dokunduran Rabbinin rahmetidir. Suyu sana verdiği gibi suya hasret dudağıda veren O'dur. Suyun paklığını damağına değdirirken, Rabbini anmakla tatlandır ağzını. Dilini suyla serinletirken, yalan ve gıybetin, boş söz ve lakırdının tortularınıda yak!...

Kibirden Arınmakla Temizle Burnunu...

Ne efsunkardır güzel koku! Burnunun dikine gidenleri bile ardı sıra sürükler. Uzakta kalmış hatıralar, unutulmuş bahçeler ince bir kokuyla hatırlanır hemen. Burnuna değen su, cennetin kokusunu hatırlatsın sana. Burnuna çektiğin su, gülleri gül eyleyen Muhammed'in (a.s.m) gül kokusuna yanaştırsın seni...

Yüzünü Haya İle Yıka...

Yüzün ki varlığının odağıdır, ruhunun billur ayinesidir; abdest niyetiyle yüzüne değen su seni Rabbinin vechine yönlendirir. " Ben O'nu görmesemde, O beni görüyor" diyenlerin işidir abdest. Yüzünden sular süzülürken sende O'na bakarmışcasına hayanı kuşan. O'nun nazarında olduğunu bil ki, aynalardan utanma. O'nun seni gördüğünü bilerek yaşaki kendini kendine mahçup etme. Yüzündeki serinliği O'nun seni bildiğine tanık bil ki, başkalarını razı etme telaşından kurtar kendini. Yüzünü Rabbine teslim et...

Kollarını Tevekkül İle Yıka...

Yapıp ettiklerinden kendinden bilme. Elini işlere eriştirende, işlerini sonuca ulaştıranda Rabbindir. Tembellik edip elini işten çekme; çünkü tevekkül sana düşeni senin yapmanı gerektirir. Kibirlenip elinin işlere yettiğini sanma; çünkü tevekkül elinden geleni yaptıktan sonrasını Rabbine havale etmeni gerektirir. Öyle yıkaki kollarını, tembellik de kibir de akıp gitsin parmak uçlarından...

Kulaklarını Söz Dinlemekle Ve Sözün Güzeline Tabi Olmakla Yıka...

Dinlemek edebin de, öğrenmenin de başıdır. Kulağını Hakka açmayan, dudağını hakka değdiremez. Dosta kulak vermeyen dost sahibi olamaz. Öyle yıka ki kulağını, boş söz ve yalandan, gıybet ve lakırdılardan temizle; güzeli duymaya ayarla. Çirkinliğe sağır ol...

Ayaklarını O'ndan Başkasından Vazgeçmekle Yıka...

Nasılsa birgün ayakların yerden kesilecek, adımların bitecek, bir adın kalacak yeryüzünde. İki ayağını birden yıkarken de, buraya geldiğini ama burda kalmayacağını hatırlat kendine. Sular ayaklarına değdikçe, bir yolcu edası dolsun yüzüne. Ayaklarını yerden kes; sırata değdir. Öylece at adımlarını. Düşmekten kork! Öylece yürü. Ateşten çekin! O'ndan razı ol ki, O'da senden razı olsun...


SENAİ DEMİRCİ
(Kıl Beni Ey Namaz Kitabından Alıntı)

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger