15 Eylül 2007 Cumartesi

NAMAZDA HUŞU 35

Allah Rasulü (sas), “Nice namaz kılanlar vardır ki, nasipleri sadece yorgunluk ve zahmettir.” ve oruç hakkında da: “Nice oruç tutanlar vardır ki, nasipleri sadece açlık ve susuzluktur.” buyurmaktadır. Namazın ifade ettiği mana, bilhassa onun iç ifadesi, insanın iç derinliğiyle yakından alakalıdır. Mü’minûn Sûresi’nde, felah bulan insanlar anlatılırken; “Namazlarında huşu duyan mü’minler kurtuluşa ermişlerdir.” (Mü’minûn, 23/1-2) denilerek, ‘namaz-huşû’ münasebeti nazara verilmektedir. İnsan namazda, namazdan başka bir şey görmemeli, duymamalı ve düşünmemelidir. Namazla insan, muhtaç olduğu ve elinin yetişemediği ihtiyaçların temini için, fiilî ve kavlî duaya geçmiş, Allah’ın yüceliği karşısında büyük bir kulluk şuuru içinde durmuş demektir. Evet o, mü’minin en önemli meselesidir. Efendimiz (sas), bu meseleyi izah ederken; “Namazı, veda namazı kılıyor gibi kılın” buyururlar. Veda namazı; “şu kıldığım namaz, son namaz olabilir, bir kere daha belki namaz kılmaya muvaffak olamam.” düşüncesiyle kılınan namazdır. Namaz, kalbin gıdası, ruhun da miracıdır. Bütün sıkıntılara karşı o, ruhu dinlendirir ve kalbi kanatlandırır. Efendimiz (sas), dünyevî işlerinden sıkılınca, “Erihnâ ya Bilal! Bizi bir ferahlandırıver ey Bilal!” diyerek ondan namaza çağrıda bulunmasını isterdi.

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger