29 Eylül 2007 Cumartesi

Abdestin İç Anlamı

Abdestin İç Anlamı
Prof. Dr. Mehmet Demirci

Bilindiği gibi abdest almak için önce niyet edilir, eller güzelce yıkanır, ağız ve burun su ile temizlenir, yüz ve kollar yıkanır. Baş, boyun ve kulak arkaları ıslak elle silinir. Nihayet ayaklar iyice yıkanır. Bütün bu hareketlerin ne gibi anlamları olabilir?

Abdest, Allah'ın huzurunda bulunmak demek olan namaza hazırlıktır. Vücutça temiz olmak için alınan abdest veya boy abdesti, namazın ön şartıdır. Tabiî ihtiyaçlarını giderdikten sonra bu uzuvlarını temizlemek, ardından elleri yıkamak, nihayet abdest almak, sadece dış temizlikten ibaret hareketler değildir. Pislikler maddî olduğu kadar mânevî de olduğundan, abdest alırken manevî kirlerden arınmak da söz konusudur. Bu sırada geçmiş hatalardan pişmanlık duyup gelecek için iyi kararlar alınabilir. Pişmanlık ve tövbe geçmişimizi temizleyip arıtır.

İyi veya kötü hareketleri organlarımızla yaparız. El işler yapar, yıkar ve yazar; ağız yer içer, iyi ve kötü sözler söyler, konuşur; burun koklar, gözler görür, kollar saldırır ve yakalar; kulaklar işitir ve dinler; ayaklar ise bizi pek çok yere götürür. Bütün bunlar zaman zaman günah ve yasak sınırını aşabilir.

İşte abdest sırasında içimizden geçireceğimiz dualarla, söz konusu edilen olumsuz hareketlerin etkisinden kurtulmaya çalışabiliriz. Abdest alacak kimse önce niyet eder. Bu bir rûhî-mânevî hazırlıktır. Hakk'ın huzuruna çıkmaya niyet etmek ve hazırlanmak demektir. Sonra besmele çekerek ve Allah'ın yardımını dileyerek abdeste başlar.

Ağıza ve buruna su verirken insan şöyle düşünür veya duâ edebilir: " Allah'ım, adını anmak ve senin kitabını okumak için bana yardımcı ol. Cehennem kokusunu uzaklaştırıp bana cennetin kokusunu koklat."

Yüzünü yıkarken: " Mevlâm, senin dostlarının yüzleri ağaracağı gün yüzümü ağart, o sırada benim yüzümü kara çıkarma." der.

Sağ kolunu yıkarken: " Allahım, beni defteri sağ taraftan verilenlerden eyle, hesabımı kolay kıl." Sol kolunu yıkarken " Allah'ım beni, defteri sol taraftan verilenlerden eyleme." der.

Başını meshederken: " Ya İlâhî rahmetin beni bürüsün, üzerime feyzini ve bereketini indir, senden başka hiçbir kimsenin gölgesinin bulunmayacağı yerde beni Arş'ın gölgesinde gölgelendir." der.

Kulaklarını meshederken: " Allah'ım, beni söz dinleyip sözün en güzeline uyanlardan kıl, iyilerle birlikte cennete çağıran sesi işitmemi nasip et" diye düşünür.

Boynunu silerken: " Allahım beni cehennemden âzat et, boynuma mahcupluk zinciri geçirme." diye temennide bulunur.

Ayaklarını yıkarken: " Rabbim, ayağımı doğru yolda, sâbit kıl, beni senin yolundan ayırma." der.

Daha sonra kelime-i şehadet getirip şöyle niyazda bulunur: " Ya Rabbi, kötü işler yapmış olabilirim, insan gafildir, kendine zulmeder. Ama ben pişmanlık duyuyorum, sana dönüyorum. Affet beni, tövbemi kabul et, zira Sen tövbeleri kabul edensin. Beni pişmanlık duyanlardan ve tertemiz olanlardan kıl, iyi kullarının arasına kat. Beni çok çok şükreden, sabreden ve Seni ananlardan eyle."

Abdest alan insan samimî bir dille ve içten bir duyguyla, eksiklik ve hatalarını Hakk'ın huzurunda itiraf edip, bunları yumasını, yıkamasını ve silmesini kulluğa yakışan bir tavırla O'na arz eder, duasının kabulü için yalvarıp yakarır. Böylece bilinci ve içtenliği ölçüsünde ruhen temizlenip arınmış bir halde huzura varmaya, namaza durmaya hazır hâle gelir.

Bu tavrıyla kişi el, kol, yüz, ağız, burun ve ayaklardaki veya tüm bedendeki kirlerin su ile yıkanmasını sağlar. Ayrıca da, dua ve kulluk duygusuyla, bütün bunları, ruhun manevî kirlerden arınıp temizlenmesinin bir sembolü saymış olur. Su nasıl maddî kirleri temizliyorsa, tövbe de manevî kirleri yok eder diye düşünür. Halkın gördüğü yer olan bedenimi ve elbisemi temiz tutar da Hakk'ın nazar ettiği yer olan kalbimi tertemiz tutmazsam yanlış yapmış olurum diye inanır. Bedeni gibi kalbini de kötü ve kirli şeylerden arındırmaya çalışır.

Saygıdeğer bir şahsın yanına giren kimse yunup yıkandığı gibi, Allah'ın huzuruna varan kişi de temizlenir, kendisine çeki düzen verir. Dış temizlikle yetinen kimse, evine padişahı davet eden, bu amaçla evin dışını badana yaptığı halde içinin bakımını dikkate almayan kimseye benzetilir. Şemsî'nin dediği gibi: " Pâdişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan." 2

Temizlik iki nevidir, biri beden temizliği öteki ruh temizliğidir. Beden temizliği olmadan namaz sahih olmadığı gibi, kalb temizliği olmadan da mârifet sahih olmaz. Beden temizliği mâ-i mutlak (temiz su) ile yapılır. Kalb temizliği için de hâlis ve saf bir tevhid gerekir. Olgun kimseler sürekli olarak zâhirde temizlik, bâktında tevhid üzere bulunurlar. Devamlı olarak abdestli olanı, sağ ve solundaki muhâfız meleklerin sevdiğine inanılır.3 Hakk'ın dergâhına yönelenlerin zâhirde ve bâtında abdestli olmaları gerekir. Zâhir abdesti su ile, batın abdesti tövbe ve Hakk'a dönmekle mümkün olur.

Yûnus Emre söylüyor: " Tanla durup başın kaldır ellerini suya daldır / Hem şeytanın boynunu vur hem nefs dahi ölse gerek." 4

Beyazid-i Bistâmî şöyle dermiş: "Ne zaman dünya düşüncesi gönlümden geçse abdest alırım; âhiret düşüncesi geçince de gusül yaparım."

*

Gönül ehli kimseler iç anlam olarak abdestin ve temizliğin beş derecesinden söz ederler. İçten dışa doğru bunun sıralanışı ve doğacak sonuçlar şöyle ifade edilir.

1. Rûhun abdesti: Rûhun, hayvanlık seviyesine ait bilgisizlikten ve Allah'tan gayri şeyleri görme gafletinden arınmasıdır. Bunu başarabilen kimsede Cenâb-ı Hakk'ı müşahede istîdâdı gelişir ve kalb aynasında tecellî parıltıları yanmaya başlar. Ruh Allah'tan gayrı şeyleri görmekten arınsa, Gaffar olan Allah'ın nûru onu kuşatır. Kötü düşüncelerini temizlese takvâ elbisesine kavuşur. Nefsin hîlelerini yıkasa, yani onların tuzağına düşmekten arınsa, iç huzuruna ve itmi'nâna ulaşır.

2. Sırrın abdesti: Burada "sır", rûhun rûhu demek olup; onun abdesti gösterişten (riyâ), arzu ve isteklerin esiri olmaktan, kendini beğenmişlikten, baş olma tutkusundan, aşırı dünya isteği ve mevki sahibi olma ihtirasından arınmaktır. Bunun sonuçları şöyledir: Sır, riyâ ve nefsanî arzular kirini yıkadığı takdirde, ihlâs nûru ortaya çıkar. Dünya sevgisinden arınırsa âhiret sevgisi doğar. Hırs ve tamahkârlığını yusa, kanaat ve tevekkül nurları görünür.

3. Kalbin ve gönlün abdesti: İki yüzlülük, bozgunculuk ve kötü ahlâktan uzak durmaktır. Büyüklenme yıkanınca, alçak gönüllük doğar. Çekememezlik kirleri yıkansa, iyilik; düşmanlık yıkansa, Allah sevgisi görünür. Hıyanet kirleri yıkansa, sözünde durma ve güven nûru doğar.

4. Dilin abdesti: Yalan, dedi-kodu, iftira ve boş sözden, insanların ayıplarını merak etmekten ve gizli hallerini ortaya çıkarmaktan, faydasız konuşmaktan uzak durmaktır. Yalan ve koğuculuk yıkansa, doğruluk ve vefâ doğar. İftira ve itham etme yıkansa, sevgi görülür. Faydasız ve boş söz bırakılsa yararlı şeyler konuşulur veya Allah'ın adı anılır. İnsanların ayıplarını araştırma huyu temizlense hoşgörü ışıkları parıldar.

5. Zâhir abdesti: Bu, bildiğimiz abdesttir. Yani dînî bilgi olarak öğrendiğimiz şekilde, temiz su ile abdest organlarını yıkamaktır. Sonuçları ise şöyle temenni edilir: Abdest alan kimsenin yüzünü yıkaması, mahşer günü yüzünün nurlu olmasına yol açar. Kolunu yıkayınca cömertlik nurları hasıl olur. Ayrıca amel defterinin sağ eline verilmesi gibi bir lûtfa erişir. Ayağını yıkayınca, âhiretteki manevî engelleri kolaylıkla geçme imkânı doğmuş olur. İşte bu tür temizlik ve bu mânâda abdest alış, Allah'a yaklaşmayı ve O'na kavuşmayı sağlar.5

*

Abdest alırken gerçekleşen dış temizliğin, iç temizliği ile birlikte gelişmesi için şunlar da tavsiye edilir: Eller yıkanırken kalbin de aşırı dünya sevgisinden yıkanması gerekir. Ağıza su alınırken, onunla boş şeyleri anmamaya azmetmelidir. Yüz yıkandığı zaman, yüzü Hak'tan başka şeylere çevirmemeye söz vermelidir. Ayağı yıkarken, Hak yolda bulunma gayreti pekiştirilmelidir.6

Abdest Hakk'a yönelmeye hazırlıktır. Hak kapısına yönelenler dış ve iç abdestine sahip olmayı hedeflemelidir. Zâhirle yetinen kimse için, dış temizlik kâfi gelebilir. İçi ile de yakınlık elde etmek amacında olan kimsenin ise, içini de temizlemesi gerekir. Dış temizlik su ile, iç temizlik ise tövbe ile ve Hakk'ın kapısına dönmekle mümkün olur.

Abdestin vücut temizliği ve sağlık açısından faydaları çok açık olduğundan, bu konuda fazla sözü gereksiz buluyoruz. Sadece şu kadarını söyleyebiliriz. Ağız ve burnun bir kaç defa yıkanması, boynun ıslak elle meshedilmesi, el ve ayakların yıkanması, vücuttaki kan dolaşımının, en uzak noktalardan uyarılması gibi bir pratik yarar sağlamaktadır.

Sevgili peygamberimizin şu sözünde, abdestin hem fizyolojik hem de manevî faydasını içeren derin bir hikmet gizlidir: "Öfke şeytandandır, şeytan ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak su ile söndürülür, o halde öfkelendiğiniz zaman onu yenmek için abdest alınız."7

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger