18 Nisan 2007 Çarşamba

NAMAZIM

Namazım Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında:-Oğlum,namaz hiç bu vakte bırakılır mı?Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı,ama ezan okunduğu vakit yerinden sıçrar,yaşındanbeklenmeyecek bir hızla abdestini alır ve namazınıkılardı.Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu.Hep ne oluyorsa?namaz sondakikalara kalıyor,bu sebeple namazını alelacele edâ ediyordu.Bunudüşünerek kalktı yerinden,gözü saate kaydı.Yatsı ezanının okunmasına on beş dakikakalmıştı.Başını her iki yöne pişmanlıkla sallayarak,"Yine geciktirdim namazı."dedi kendi kendine...Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yüzünü tam kurulamadan kendini odasına attı.Mecburen,hızlı hareketlerle namazını edâ etti.Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden edemedi..."Bu halimi görse,tatlı-sert kızardı yinebana" dedi.Çok seviyordu onu...Hele öyle bir namaz kılışı vardı ki,onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla seyrederdi.Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki,hicabından renkten renge girerdi.O gün akşama kadar derse girmişti.Müthiş bir ağırlık vardı üzerinde...Duâsını yaparken,başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu.Namazdan sonra bir süre bu şekilde tefekkür etmeyi severdi.Gözleri kapanır gibi oldu. "Ne kadar da yorulmuşum "dedi.Daldı gittiöylece...Kıyamet kopmuştu.Mahşeri bir kalabalık vardı.Her yön insanlarladoluydu.Kimi donakalmış,hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor;kimi sağa sola koşuşturuyor,kimisi de diz çökmüş,başı ellerinin arasında bekliyordu. Yüreği,yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk terler döküyordu.Hayattayken kıyamet,sorgu sual ve mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı.Ama mahşer meydanındakiürperti,korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini düşünmemişti.Hesap ve sorgu devam ediyordu.Bu arada onun ismini de okudular.Hayretle bir sağa,bir sola baktı."Benim ismimi mi okudunuz?"dedi,dudakları titreyerek...Kalabalık birden yarılmış,bir yol oluşmuştu önünde...İki kişi kollarına girdi.Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi.Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yürüdü.Merkezi bir yere gelmişlerdi.Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı önündeydi.Bütün hayatı,bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden...Şükürler olsun dedi,kendi kendine ve devam etti;Gözlerimi dünyaya açtım,hep hizmet eden insanları gördüm.Babam sohbetlerden sohbetlere koşturuyor,malını İslâm yolunda harcıyordu.Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor,yemek sofralarının biri kalkıp,bir yenisi kuruluyordu.Ben ise,hep bu yolda oldum.İnsanlara hizmete çalıştım.Onlara Allah'ı anlattım.Namazımı kıldım.Orucumu tuttum.Farz olan ne varsa yerine getirdim.Haramlardan kaçındım.Kirpiklerinden aşağıya gözyaşları dökülürken,"Rabbimi seviyorum,en azından sevdiğimi zannediyorum"diyordu.Ama bir yandan da "O'nun için ne yapsam az,Cennet'i kazanmaya yetmez diye düşünüyordu.Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi. Hesap sürdükçe sürdü.Boncuk boncuk terliyor; sırılsıklam olmuş,zangır zangır titriyordu.Gözleri terazinin ibresindeki neticeyi bekliyordu.Sonunda hüküm verilecekti.Vazifeli melekler ellerinde bir kâğıt,mahşer meydanındaki kalabalığa döndüler.Önce ismi okundu.Artık ayakları tutmaz olmuştu.Neredeyse yığılıp kalacaktı.Heyecandan gözlerini kapamış,okunacak hükme kulak kesilmişti Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi.Kulakları yanlış mı duyuyordu?İsmi Cehennemliklerlistesindeydi.Dizlerinin üstüne yığıldı.Hayretten donakalmıştı."Olamaaaaz."diye bağırdı.Sağa-sola koşturdu.İnanamıyordu."Ben nasıl Cehennemlik olurum?Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum.Onlarla beraber koşturdum.Hep Rabbimi anlattım."diyordu. Gözleri sağanak olmuş,titrek vücudunu ıslatıyordu.Vazifeli iki melek kollarından tuttu.Ayaklarından sürüyerek ve kalabalığı yararak alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeyebaşladılar.Çırpınıyordu.Medet yok muydu?Bir yardım eden çıkmayacak mıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dökük,yalvarmayla karışık döküldü. "Hizmetlerim...Oruçlarım... Okuduğum Kur'an'lar... Namazım... Hiçbiri beni kurtarmayacak mı?" diyordu...Bağıra bağıra yalvarıyordu.Cehennem melekleri onu hiç dinlemediler,sürüklemeye devam ettiler.Alevlere çok yaklaşmışlardı.Başını geriye çevirdi.Son çırpınışlarıydı. Rasulullah(s.a.v)"Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler,günde beş vakit namazda insanı günâhlardan söyle temizler" buyuruyordu."Oysa ki benim namazlarım da mı beni kurtarmayacak?diye düşünüyordu. Namazlarım...Namazlarım...Namazlarım."diye diye hıçkırdı.Vazifeli melekler hiç durmadılar.Yürümeye devam ettiler;Cehennem çukurunun başına geldiler.Alevlerin hareketi yüzünü yakıyordu.Son bir defa dönüp geriye baktı.Artık gözleri de kurumuştu.Ümitleri sönmüştü.Başını öne eğdi.İki büklüm oldu.Kollarını sıkan parmaklar çözüldü.Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi.Vücudunu birdenbire havada buldu.Alevlere doğru düşüyordu.Tam iki metre düşmüştü ki,bir el kolundan tuttu.Başını kaldırdı.Yukarıya baktı.Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı.Kendisini yukarıya çekti.Üstündeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yüzüne baktı."Siz de kimsiniz İhtiyar gülümsedi: "Ben senin namazlarınım" "Neden bu kadar geç kaldınız?Son anda yetiştiniz.Neredeyse düşüyordum."dedi...İhtiyar yüzünü gererek,tekrar güldü;başını salladı; "Sen beni hep son anda yetiştirdin,hatırladın mıSecdeye kapandığı yerden başını kaldırdı.Kan-ter içinde kalmıştı.Dışarıdan gelen sese kulakkabarttı.Yatsı ezanı okunuyordu.Bir ok gibi yerinden fırladı.Abdest almaya gidiyordu

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger